Sarardı bak saksıda biten onca atlı karınca
Bize koşan esmer çocuklar umutla
Hiç doğmamış, Rüya gibi.
Terse akıyor zaman, saatler
Durdurun! Hadi!
Hiç yaşamamış, ölmemiş gibi.
Bu gece söküp derimi, Çırılçıplak kalacağım, Ekmeği kanımla sarıp, Usulca dağılacağım.
Çiçekli elbiseler giymek istiyorum anne, / Saçlarımı tam ortasından ayırıp örmek,/ Şimdilerde göremediğim çocukluğumun sokaklarında sek sek oynamak istiyorum. / Ben küçülmek istiyorum anne!
Onun pençeleri var hayatı böğründen yakalamış, / Tırnağının uzunca değişiyor bahtının kara yazgısını / Uçurumda açan kara çiçek,/ Kökü derinde, Sağlam gövdeli, / Bir hayalin peşinde kendine gerçeklik arıyor.
Gürültülü bir okyanus’un içinde, kulaç atamayan balık gibi. /
Aitlik evreni’nin tam dışında, kendimde mühürlü gibi. /
Maviliklere insem kaybolacak, güneşe doğru çıksam ölecek gibi.
Dizimle bileğim arasında boğuluyorum günlerdir /
Kimse anlamıyor gerçeği, ben anladıklarımdan korkuyorum /
Halının altı öyle kabarmış ki, altındakilerle başa çıkamıyorum /
Annem çok temizlik yapmaların kadınıdır.
Güvela gözlerinle çıkıp geldin
Yüzünü güldürdün yalnızlığımın, şükür.
Çiçekler doldu bahçelerine kalbimin
Şehir hüzün /
Şehir rüzgar /
terk edilmeye yakın.
Güneşin doğduğunu bilemezsin, battığını da /
Kapını çalar çalar durur /
Her tıklatışı bir umuttur.
Aniden soyundu beden
Yeşil gözlerinin önünde.
Açtı bembeyaz yasemin