https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Hayat, sürekli değişen durumları ile sürprizler paketi olarak yaşanır. Yıllarımız kimi zaman renkli kimi zaman siyah beyaz resimlerle doldurduğumuz albümlere benzer.  Bu nedenle, iyi günü, kötü günü, yalnızlığı, çaresizliği yaşamayan insan yoktur. Hayatının bir döneminde herkes elinin erişmediği, gücünün yetmediği, hal ve hareketlerinin, sonucu değiştirmediği olaylar yaşadığı gibi hiç beklemediği güzelliklerle de ödüllendirilmiştir. Ama insan genelde olumsuz olanları hatırlar, bunları hak etmediğini düşünür. İyi günlerin ise hepsini kendine mal eder.

 

Oysa hayatın dönemeçlerinde insanın seçeceği yol yöntem kendine bırakılmış olsa da, çoğu zaman sonuç aynı olacaktır. Lakin bu gerçeği kabul etmek zordur.  İşte o vakitlerde hayal kırıklığı hayatın tanımı gibi gelir insana. Kafası karışır, kalbi hüzünlenir. Umut hep vardır ki, yaşamaya devam eder ama giderek hassaslaşır ya da nasır tutar. Bu sonuç kişiliğe göre değişir ama genelde ortası olmaz.

 

Bir de başların tatlı belası olarak tanımlanıp iyi ve kötü oluşu bakış açısına göre değişen aşk vardır ki, yolu ona uğramış hiç bir “Şanslı” bir daha aynı olamaz. Aşk, kabına sığamamaktır, bir yandan dolup taşmak, kendindeki engelleri aşmaktır. Dünyada belki de üzerine en çok yazılan, çizilen bu kavram, en dar ama derin manası ile içine girilen kalpte kök salmak arzusudur.

 

Aşk dünyayı kurtaracak bir aşıdır belki de. Hele günümüzde hayatın sorumlukları altında ezildiğinden bir ilişkinin yükleyeceği vazifelerden kaçtığı için boşlukta sallanan insanlık, tutunacak dalına yapılacak bir aşı ile kavuşacaktır. Hayat ağacının dallarına uygulandığında bereketive gücü artıracak olan yegane ilaçtır aşk. Tohum olarak geldiğimiz bu yerde bütün elementler insan için çalışır. Toprak, bağrını açar tohuma, bulut yağmuru taşır, rüzgâr nefesini üfler, gönüller çağıldamaya başlar, kökten uca aynı coşkuyla akar sevda ve çiçek olur açar, gözde, gönülde, ağaçta, evrende.

 

En sert kayaları azimle parçalayan, sıkıştığı yerden kolaylıkla çıkan, incecik köklerin taştan yol bulup başını göğe diktiği gibi aşığının sevdasına kapılan her insan, umut ile korkuyu, gözyaşı ile coşkuyu huzur ile endişeyi aynı yürekte taşır. Bilinmez denklemin x’lerini y’lerini, bulmacaların çengellerini, insanların dertlerini bir süreliğine unutur ve sadece içinde kök salan ağacın mevsimlerini izlemeye koyulur.

 

Aşk hem ateştir hem su, hem çiledir hem nefes. Sıkışmışlık içinde yaşanan bir ferahlıktır aşk. Ona sahip olduğunda her şey mümkün gibi gelir insana, hava hep güzeldir, dışarıda yağmur yağsa da. Gündüz onun dolaştığı yerleri gece tek başına adımlayacak kadar, hasreti en olmazlarla yaşatan haliyle bile kavuşması imkansız da olsa “İyi ki”dir aşk.

 

İnsan keşkelerle ilerlemeye kalktığında çileyi omuzlarına almış olur. Hayat zaten kendi içinde birçok sıkıntıyı barındırırken bir de “Keşke”yi yük etmemek, bu halden uzak durmak için hep “İyi ki” de kalmak gerekir. Geçen günler ne kadar yorsa, yıpratsa da kişiyi, her şeyi olduğu haliyle kabul edip geçmişi geride bırakmak bilgeliktir. Bu gerçeği kabullenmek için hakikate köklenmek gerekir. İşte o zaman hayat ağacı yetiştirilebilir.

 

Yağmurdan doludan korunursa bereketli olur çiçekleri. Çöl sıcaklarında aşkın gözyaşları ile sulanırsa, umut eserse dallarının arasından çiçekten meyveye duracaktır ağaç.

 

İşte o çiçeklenme mevsimi geldiğinde, bağrından yükselen ağaca bakıp “Dallarının en güzel renklerle bezendiği sevda zamanını hatırlamak,  senin için belki ciltlerce kitap yazılırdı, mısralar dizilirdi, hatta o vakitler dizilmişti, sayfalar dolusu o kelimeler bir meçhule yol bulup gitti ama benim olan o sevda gönlümde hiç rengini kaybetmedi.” demek de hakikati kabule geçmektir.

 

Sonu istenen şekilde bitmese de, o hikaye benim, şimdi nice yaşam meyveleriyle dolu bu ağaç da, geceler, gündüzler, mevsimlerce büyütülmüş hayat da benim diyerek onu seyretme arzusu, hüzün ve sevgiyle aşkın en saf halde itirafı değil midir?

 

“Belki bir gün, bir yerde karşılaşırız yine, renk renk çiçeklerin hala taze kalbimde, seni gördüğüm an “İyi ki”lerle sereceğim önüne” diyebilmek de, aşkın hayat ağacının can suyu olduğunu idraktir ki, bu hakikate eren kalbin dallarını göğe uzatması belki de teşekkürün en güzelidir.

 

Hayat ağacınız susuz, kalbiniz sevdasız, yaşamınız aşksız kalmasın.