https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Harry Potter şüphesiz ki ülkemiz başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde yoğun ilgi gören bir eser. 200 ülkede 55 dile çevrilmesiyle bir rekora imza atmıştır.
Peki nedir bu fantastik kelimesi? Sözlük anlamıyla fantastik;  akılda gerçekdışı, hayal ürünü olan , var olmayan gibi temsiller ile yer almaktadır. Benim için ise kendimi evimde hissettiğim bir dünya.
Harry Potter kitap serilerisi J.K. Rowling tarafından İngiliz ve Amerikan romancılığına özgü bir tür olan Fantazi türünde yazılmış, içeriğinde pek çok tarihi, mitolojik ve dini öğe kurgulanarak ortaya çıkartılmıştır.  Harry Potter’da yer alan birçok fantastik olayların yazarın iç dünyasını oluşturduğu düşünülmektedir. Hatta J.K Rowling’da bir ropörtajında şöyle bahsetmişti Harry Potter’dan;
” Annemin ölümünü yaşamış olmasaydım belki de Harry Potter hiç var olmayacaktı.”
Harry Potter’ı incelemeye başladığımızda ilk olarak Harry Potter ve Felsefe Taşı’na gitmemiz gerekecek. Baş kahramanımız Harry Potter ilk aşamada normal insanların ve sıradan olayların yaşandığı bir ortamda karşımıza çıkar. Ardından kahramanımız aldığı bir mektupla evinden ayrılarak fantastik bir dünyaya ilk adımını atar.
Potter annesini ve babasını kaybetmiş, teyzesi ve eniştesiyle yaşayan küçük bir çocuktur. Ancak sürekli teyzesi ve eniştesi tarafından kötü muameleye maruz kalmaktadır. Yılanlarla konuşabildiğini farkettiğinde onun için inanılmaz bir durum olacaktır.  İlerleyen bölümlerde sürpriz bir şekilde Hagrid ile tanışması Harry için bir dönüm noktası olur. Hagrid, Harry’den kendisiyle Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’na gelmesini ister ve kahramanımız bu teklifi kabul eder.  Hagrid’dan annesinin ve babasının büyücü olduğunu öğrenir. Çıktığı yolculukta kendisi ait olduğu yerde gibi hisseder. Onu okuluna götürecek olan Howarts Express adlı trende ise hayatının tamamı olacak insanlarla tanışır.
Harry’nin seri boyunca hissettikleri son derece üzücü. Okuyucusunu ve izleyicisini oldukça derinden etkilemeyi başarıyor. Harry’nin her zaman yanında olan filmin diğer iki baş karakterleri; Hermonie ve Ron. Dostluk kelimesini bu üç küçük çocuktan öğreniyoruz. İlk andan son ana kadar birbirlerini asla bırakmayan bu üç küçük çocuk birbirlerinin ailesi olmayı başarıyorlar.
ilerleyen her bölümde çeşitli karakterle tanışıp, ilginç olaylara şahit oluyoruz. Harry Potter ve Sırlar Odası, Harry’nin bir ev cini olan Dobby ile karşılaşması ile başlar. Korkutucu ve gizemli olaylar denizinde savrulur gideriz. Harry’nin annesini ve babasını öldüren Lord Voldemort hakkında ilerleyen her bölümde daha fazla bilgi öğreniriz.
Harry Potter ve Azkaban Tutsağı’ında ise Harry, ünlü büyücü hapishanesi Azkaban’dan kaçan katil Sirius Black’in hedefidir. Azkaban’ın bekçiliğini yapan korkunç Ruh Emiciler, Black’in peşindedirler. Ruh Emicilerin J.K. Rowling’in depresyonda olduğu dönemi anlattığını Potter hayranları tarafından bilinir.
Harry Potter ve Ateş Kadehi’inde, Hogwarts’da 3 büyücülük okulu arasında yapılacak olan Üç Büyücü Turnuvası düzenlenir. Yaşı tutmadığı için adını kadehe atmayan Potter, 4. yarışmacı olarak seçilir. Gizemli olaylar silsilesi o bölümde de bizi bırakmaz. 4. yarışmacı olarak seçilen Harry’nin adını kadehe kimin attığı ise bölüm sonunda bizleri şaşırtır.
Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı’nda olan bölümde ise, Voldemort aniden ortaya çıkar ve Harry’e ölümcül lanetler gönderir. Ancak Dumbledore zamanında ortaya çıkar ve Harry’i korur. Ve artık sihir bakanlığı Voldemort’un döndüğüne inanır. Harry ve Dumbledore haklı çıkmış olur.
Harry Potter ve Melez Prens’de Voldemort’un geri dönüşünü Sihir Bakanlığı’nın da kabul etmesiyle insanlar Harry’i “Seçilmiş Kişi” diye çağırmaya başlarlar. Bu bölümün  bizleri derinden etkileyen sahnesi hiç şüphesiz Dumbledore’un ölmesiydi. Harry’e söylediği o son sözlerini hepimiz hatırlıyoruz diye düşünüyorum.
Ölüler için üzülme Harry, yaşayanlar için üzül; en çok da sevgisiz yaşayanlar için.
Harry Potter ve Ölüm Yadigârları artık ”her şeyin iyi olarak” sonlanacağı bölümdür. Bu bölümde ki önemli ayrıntılar bizleri ilk bölüm olan Felsefe Taşı’ndaki birçok olayı sorgulamaya zorlar. Yaşanan Hogwarts savaşında Mürver Asa’nın kendisinin olduğunu idda eder Voldemort. İki karakterin yaptığı düelloda Voldemort’un laneti ile Harry’in büyüsü havada karşılaşır. Fakat Mürver Asa’nın gerçek sahibi, Dumbledore’dan Draco Malfoy vasıtasıyla Harry’e geçmiştir. Asa kendi sahibini öldürmez ve laneti sekerek Voldemort’a çarpar. Voldemort ölür ve savaş sona erer.
Bu bölümün en güzel yanlarından biri, 19 yıl sonra bizleri karşılayan o ilk sahne olmalı. Harry ve Ginny evlenir. Ron ile de Hermione. Harry ve Ginny’nin üç çocuğu olur. Hermione ve Ron’un ise iki çocuğu olmuştur. Sizce de her şey yolunda değil mi?
 
 
 
 
 
 
Harry Potter Kitap ve Film Arasındaki Önemli 5 Fark
1) Harry Potter’ın Göz Rengi
Romanlarda Harry’nin göz rengi okuyucuna açık yeşil olarak aktarılırken, filmde Daniel Redcliff’in gerçek göz rengi korunmuş ve mavi olarak kalmış.
 
2) Ev Cini Dobby
Ateş Kadehi’nin filminde, Üçbüyücü Turnuvası’nda Harry’ye, suyun altında nefes alabilmesi için Galsamotu’nu veren kişi Neville’dı. Kitapta ise bunu yapan kişi ev cini olan Dobby’ydi.
 
3) Hayalet Peeves
Peeves, Hogwarts’ın bir hayaletiydi, şatonun çalışanları ile öğrencilerinin sinirini bozardı. Filmler de ise hiç yer almaması üzücüydü.
 
4) Severus Snape
Snape kitapta bizlere çok öfkeli biri olarak tanırılırken, filmde ise daha soğuk ve mesafeli olarak karşımıza çıkıyor.
 
5) Sir Cadogan
Romanlarda öğrencilerin etkileşime geçtiği tablo olan bu karaktere keşke filmde de yer verilseydi demeden edemiyoruz.