https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Velev ki sevmeyi de bilmiyoruz sevilmeyi tatmadığımız için. Kararında koyamıyoruz terazinin kefesine kalbimizi. Hep bir dirhem fazla geliyor ötekilerden, berikilerden. Azı karar çoğu zarar mı bilmiyoruz. Hesaba uyduramıyoruz bir türlü. Sonra bir menekşe kokusunda arıyoruz sevgiliyi lakin geberince anlıyoruz sevmekten , menekşenin kokusuz olduğunu. Neyi beklediğimizi unutacak kadar çok bekliyoruz sonra. Kum saati ,duvar saati ,kol saati… Bütünyelkovanlar akrebi kovalasa da  vazgecmiyoruz. Kendimizi arıyorken olmaktan korktuğumuz yerde bulunuyoruz faili meçhul sevdalarımızla. 

Sarı saçlarını deli gönlüne bağlamak isteyen adamların yerini Starbucks’takiBerkecan’lar aldı şimdilerde. Zaten Pelinsu da dokundurtmazdı fönlü saçlarına kimseyi. Dönemin saçma aşklarından bir kaç hayal kırıklığı kalıyor ceplerimize. Üç beş şiir olup dökülüveriyor kağıtlarımıza. Yani O mahur beste hiç çalmıyor fakat müjgânla biz hep ağlaşıyoruz. Göz pınarlarımızda papatyalar yetiştirdik ağlamazsak kurur diye. .Dedim ya kararında sevemiyoruz. Keşke dönemin aklı selim bir alimi , saplantılı aşık Mecnun’u  alıp karşısına konuşsaydı. Bak evlat! sende değerlisin diye. 

Kimse kimsenin umrunda değildi çünkü.. Biz umurunda olmasını istedik. Talep ettik, reddedildik. Karar verildi, hüküm giyildi . Yine çok  sevecek fakat yok denecek kadar az ,az denecek kadar hiç sevilecektik.
Öyle ya kimse kimseyi sevmiyordu gerçekte. Beğenilme duygusu tatlı geliyordu kahrolası egolarımıza.
Herkes herkese kırgın büyüdü sonra. 

Ali Ayşe’yi sevdi,
Ayşe Kaya’yı,
Kaya Oya’yı…