https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg
Gençlere katlanmak yaşlılığa katlanmaktan daha zor olsa da yaşamak güzel şey sevgili Nadya. Gençlerin seninle eğlenmesini kabullenmen zor olsa da, uykusuz gecelerde o güzelim öğütlerini dinlemek yağmurun, güzel.  Korkma. İyiyim. Hem neden korkuyorsun? Mutlu bir insanım ben, hepsi bu. Dün sinemadan çıkıp eve geldim. Kimse yok. Bu kimsesizlikte aklıma düşüyorsun, üzülüyorum. Hiçbir şeyi görmedin. Senin mektuplarını tekrar tekrar nasıl okuduğumu görmedin. Aklımı karıştırıyor bu mektuplar. Perşembe akşamı yemeğe gelmediğimi yazmışsın. Gelemezdim ki. Hatırlamıyor musun, savaş yıllarıydı. Babamızı bekliyorduk. Yeniden cepheye çağırmışlardı kendisini, ihtiyat için. Bize trenle geleceğini yazmıştı. İstasyona gittik. Saatlerce bekledik. Meğerse vapurla gelmiş… Paytonu gördük kıyıda. Atlar tozu dumana katıyorlardı. Babam el sallıyordu uzaktan.  Sivildi.

Çürüğe çıkarmışlardı. Bize el sallıyordu, biz de ona doğru koşuyorduk, – baba, baba diye bağırıyorduk. Hayal tabii bunlar. O savaş yarasının babamı öldürdüğünü ve o atlı araba içinde cansız bedeninin geldiğini ve o Perşembe günü babamı ikindi vakti toprağa gömdüğümüzü sana söylemedim, söyleyemedim… Şimdi mektuplarını okurken o günlere, o iyi kötü günlerimize, yeni öyküler uyduruyorum. Bir duysan şaşar kalırsın. Mektuplarını okumak artık benim için bir tür nekahet.