https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

” Her şeye rağmen huzur vardı havada. Denize doğru yürüdük. Çok az konuşarak. Mutluyduk birlikte. ”

1920 yılında Almanya’da doğan Bukowski, ilk öyküsünü yirmi dört yaşındayken yayımladı. Yapıtları birçok dile çevrilmiş, öykü ve şiirleri dünyanın pek çok ülkesinde ilk sıralarda yer almıştır. Ya?ıtlarında bazen Henry Chinaski ismini de kullanmıştır. Ülkemizde ilk kez Sokak dergisinde çıkan öyküleriyle tanımıştık onu. Eserlerinde genellikle toplum dışı insanları konu alması ve alkolizme yakın bir hayat tarzını anlatmasıyla ünlüdür. Bu yüzden yeraltı edebiyatının güçlü isimleri arasındadır.
Yeraltı edebiyatının sert kalemi Charles Bukowski’nin Mart 1992’de yayınladığı Kasabanın En Güzel Kızı: Sevimli Bir Aşk Hikayesi ise okumaya değer kitaplardan biri. Onu okurken rahatsız olabilirsiniz. Çünkü cümlelerini istediği gibi herhangi bir kalıp içerisinde kalmadan yazar kendisi. Bir zorlama veya bir yere yetişme kaygısı bulunmaz. Delilik ve dahilik arasındaki ince çizgiyi onu her okuduğunuzda hissedebilirsiniz.  Hayatını biraz araştırdığınızda ise her öyküsünde bizlere hayatından kesitler sunduğunu görebilirsiniz.
Charles Bukowski’nin haklı şöhretini kazanmasının en iyi örneğini barındırı bu eser. Birbirinden bağımsız gerçek öyküleri içinde barındıran bu kitabı okuduktan sonra yüzünüzde oluşan tebessüm kitap bittikten birsüre sonra da devam eder. Kitaba ismini veren Kasabanın En Güzel Kızı öyküsü ise okuyucunun üzerine öyle bir hüzün çöktürüyor ki…

”Sevgi değildi aradığım, ama çok tuhaf bir şeydi. Kitaplarda asla sözü edilmeyen bir şey.” diyen yazar, bu eseriyle kaleminin ustalığını okuyucusuna bir kez daha gösteriyor. İnsanın gizli yanlarını, arka sokakta yaşanan hayatları bütün çıplaklıyla gözler önüne seriverir Bukowski. Kaybedenlerin dünyasının yazarı o. 

Kasabanın en güzel kızı olan Cass, güzelliği yüzünden çevresi tarafından hep suçlanır. Kızkardeşlerinin dahi dışladığı bu genç kızın hazin öyküsü hepimizin içini burkar. Biraz hüzün, biraz suçluluk duygusu serpiştirir yüreklere.
Charles Bukowski’yi ya çok seversiniz ya da hiç sevmezsiniz; ortası yoktur. Eğer kendinize bir şans verirseniz Bukowski’den bir daha vazgeçemeyeceğinizi görürsünüz.
Nur Yüksel Öztürk