https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Rıfat Ilgaz, 7 Mayıs 1911’de Kastamonu’da dünyaya gelmiş, 7 Temmuz 1993’te İstanbul’da vefat etmiştir. Türk şiir, roman ve öykü yazarıdır. Türkiye’nin siyasi ve ekonomik yönden en çalkantılı dönemlerinde yazmaya çalışan Ilgaz, hayatının belli bir bölümünü adliye ve cezaevi koridorlarında geçirdi. Kendisi üretken bir yazardı. Mizah öykülerinden şiire, çocuk öykülerinden romana bir çok farklı alanda eserler vermiştir. Karartma Geceleri adlı eseri bir zamanlar toplatılmasına rağmen 2004 yılında 100 Temel Eser listesine girdi.

Karartma Geceleri, bir öğretmen-şair olan Mustafa Ural’ın yazdığı bir şiir kitabı yüzünden cezaya mahkum edilmek istenmesini konu alır. Kitap, 1975 yılında yayımlansa da konunun anlatıldığı dönem İkinci Dünya Savaşı yıllarına tekabül etmektedir. Bu dönemde tüm dünyada yükselişe geçen ve sempatizanları hızla artan faşizmin ülkemiz boyutları ele alınmıştır. Aydın ve özgür kimselere tahammül yoktur. Devlet ve faşist kesim bir olup bir solcu avına çıkmıştır. Kendini bir aydın ve toplumcu olarak niteleyen Mustafa Ural ise, bu cezai yükümlülükten kaçmaya başlamasıyla bir polis-şair kovalamacası yaşanır. O dönemde gece yarısından sonra tüm dükkan ve evlerin ışıkları karartılırdı. Buna “Karartma Geceleri” sıfatını uygun gören Ilgaz, bu imgelemesiyle karatmanın sadece ev ve iş yerlerinde değil insanların beyninde de vuku bulduğunu bize romanı vasıtasıyla yaşatır. Olay İstanbul’un tarihi semtlerinde geçtiği için kendinizi bir anda 1940’lı yılların İstanbul’unda bulabilirsiniz. Tarihi sokakları, semt kahveleri ve buz gibi karartma geceleri yazar tarafından oldukça başarılı bir şekilde anlatılmıştır. 

Kitabın tarihsel bir gerçekliği olduğunu da hesaba katarsak bir belgesel-roman niteliği taşıdığını da söyleyebiliriz. Dönemin dünya görüşü ve siyasi olaylarına ışık tutar niteliktedir. Öte yandan bir çok ünlü yazarında ismi sıkça geçmektedir. Sabahattin Ali, Nazım Hikmet, Ömer Faruk Toprak, Teyfik Fikret gibi değerli toplumcu yazarlardan söz edilmektedir. Zaten kitabın ana karakteri Mustafa Ural’da bir toplumcudur. Kendini, şiirini toplumu uyandırmak, işçi sınıfını harekete geçirmek ve onlarda bir farkındalık yaratmak gerektiğini sürekli dile getirerek ülkeyi kaçarak değil, kalıp savaşarak ileriye taşıyacağı savını öne sürer. Ona göre aydın kişinin ilk görev budur. 

Romanın geneli bir şiir havasındadır ve imge doludur. O imgeleri bulup günyüzüne çıkarınca kitabın değeri gözünüzde daha da büyüyor ve okuması kat kat keyifli oluyor. Rıfat Ilgaz, yazarlık hayatı boyunca savunduğu bir takım görüşleri kitaba da yansıtmıştır. Ülkemizin temel sorunlarına ve karanlık dönemlerine değinildiği bu kitabında bir melankoli hakim değildir. Aksine özgürlük, aydınlık ve umut hakimdir kitaba. Herşeye rağmen halk kazanacaktır. Zenginin fakiri ezdiği bu düzen er ya da geç yerini adalete bırakacaktır…Keyifli okumalar.