https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Puslu havalarda yolculuk yapmak zordur. Araba kullanmak örneğin. Önüne neyin çıkacağını bilmeden son sürat gidemezsiniz. Hızını arttırdıkça işler daha da zorlaşır. Kendimizi etrafı saran sisten ve arkasındaki bilinmezlikten koruyan bir çelik kasa ile daha güvende hissedebiliriz, öyle zannederiz. Oysa hafif aralık bir cam kadar uzağızdır bu bilinmeze. Sıkıca kilitlemek, görmemek için camları filmlemek hatta metal levhalarla kaplamak mümkün. Bu çaba daha çok görüş bozukluğundan başka bir işe yaramayacaktır. Arabanın içerisinde kaç kişi olduğunuzun önemi yoktur. Yavaşlamak ve yönünüzü iyi seçmek dışında farklı bir seçeneğinizde. Net bir görüş için sis farları yardımcı olacaktır fakat unutulmamalıdır ki hakimiyet yan etkenler ne olursa olsun sürücüye aittir.
Diğer çeşitlerdeki yolculuk araçları: otobüs, uçak, tren vb.  İçin de durum farklı değildir. Hatta bu araçlar sayıca daha fazla yolcu alacağından seyir halinde ortaya çıkacak olan; ancak rahatsızlık yada tutturulmuş rota’dır.
Tutturulmuş rota’ya örnek verecek olursak:
Daima ön koltukta oturan teyzeler “Kesinlikle bu yoldan gitmelisin yavrucum.”  “Senin yolun yol değil evladım.” cümleleriyle kendi güzergahlarını tutturur ön cama yapıştırırlar.Bu teyzelere herdaim katılan,katılacak olan, o teyzelere katılmak dışında hiçbir şıkkı olmadığını varsayan amcalar eşlik eder.Muhakkaktırki belirtilen teyzeler ve amcalar tarafınan bu yoldan daha evvel geçilmiş; tali yollar, çıkmaz sokaklar ezberlenmiştir.Bu aşamada hangi vasıta içerisinde olursanız olun radyonuzun sesiniaçmanızı öneririm. 
Olmaz a bir şekilde ön sıralardan kurtuldunuz; bu defa en arka sıranın tesiri altındasınız demektir. Gideceğiniz yolu en az sizin kadar onlarda seçemezler. Güzel haber arka sıradakiler işinize asla karışmazlar. Görünürde kolay anlaşılan kişilik göstergeleri  aldatıcıdır. Bekleme halindedirler. Bir hata; büyük, küçük farketmez bir hata yapmanızı beklerler. Beklenmedik bir yerde aşırı hız veya ters yöne girme bunlar ilgi alanlarıdır. Radara yakalandınız mı tamam. Gerisini onlara bırakın. Artık herkes tarafından tanınıyorsunuz demektir. Hiç anlamazsınız ama o teyzelerden daha tehlikelidirler. Bu aşamada biraz frene basmanızı ve arka sıralara  ikramı kesmenizi öneririm.
Ön sıraya yakın oturan çekimserlerden birşey beklemeyin. Genelde kendi güvenliklerini düşünürler. Nadiren de olsa eser miktarda ilgi görüldüğü olmuştur. Oldukça faydasız olmakla birlikte  zararsızdırlar. Nispeten. Bu sırayı görmezden gelerek yola devam etmenizi tavsiye ederim. Nitekim onlarda sizin için bundan daha fazlasını yapmayacaklardır.
Vasıta içerisindeki tanımlanan konumları bir üçgene benzetecek olursak sıralamamız; ön,öne yakın olanlar ve arka sıradakiler şeklinde olacaktır. Bunun dışında kalanlar; aracımız içerisinde, üçgene bağlı etkileşimle oluşmuş birer ilizyondan ibarettir. Bu ilizyonlar bazen gerçek gibi gözüksede koltuklarında olmadıklarını anlamanız çok zaman almayacaktır. Yola da yolcuya da yokluklarıyla katkıları büyüktür. Yinede trafikte aniden beliren ve çabucak camlarınızı silen çocuklar kadar olamazlar. Bu aşamada fazlaca arka cama bakmamanızı öneririm.
Bir vasıta kadar güvenli hissettirmesede tek başına yani hiçbir gerece ihtiyaç duymadan da pek tabii yolculuk yapılabilir. Hava puslu olduğundan biraz cesaret gerektiren bir eylem olacaktır. Bu yolculuk şeklini seçip kurtulduğunuzu sanmayın, fiziken artık görüş alanlarında olmadığınızdan arkanızdan bir zamanlar onlar için var olduğunuz şeklinizle ve üstüne eklenenlerle ilgilenceklerdir. Korkmayın üçgenin çapını çok aşacağından vesaitlerini terk edemezler. Tüm sesler daha size ulaşamadan rüzgarda savrulup dağılacaktır.
Fakat puslu havalarda yalnız ve vasıtasız ilerlemenin zorluğu görüş açısı ile doğru orantılıdır. Buna tam kestirememek, seçememek de diyebiliriz. Örneğin; sislerin arasından bir el uzanır, tam olarak başını ve gövdesini seçemeden önce elleri sisi deler geçer. Resmin tamamı belirene kadar rengi solabilir, beklemek herzaman istenilen sonucuda vermeyecektir. Yolcu risk almak zorundadır. Sıkılan el bizi anayola da çıkarabilir başlangıç noktasına geriv de döndürebilir.
Her iki sonuç içinde yol kat etmiş sayılırız. Bazen geriye dönüp tekrar gelmek;daha evvel yolda es geçtiğimiz güzellikleri farkettirmekle beraber; aynı yolu tekrar arşınlıyor olmak şüphesiz içindeyken sıkıcı olmaktan öte bir anlam taşımayacak, ancak ve ancak o an’dan çıkıldığında faydaları gözlemlenebilecektir.
Yalnız sis den gelen eldivenli ellere dikkat. Bunun için tabela yapacaklar yakında ama yinede ihmal ediliyor hatırlatmakta fayda var ‘’ LÜTFEN ELDİVENLİ ELLERİ GÖVDESİ BELİRMEDEN SIKMAYINIZ’’ basit ve komik bulunabilir fakat hala bunu yapanlar var fakat eller ve yönler konusunda iyiyseniz korkmayın derim. 
Son söz; ne olursa olsun işaret oklarını takip etmeyin. İşaretler: lokantada kullanılmış ve tekrar kutusuna konulmuş kürdanlar gibidir. “Klakson çalmayınız!” tabelası ilk olarak İstanbul’da uygulanmıştır. Sonrasında Paris ve diğer büyük metropoller, şayet bu işareti görüyordanız ve o yöne gitmek zorundaysanız intihar etmenizi öneririm.