https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

‘Attığın ilk çizgi girdiğin yolun işaretidir. Nasıl bir yola, nasıl bir halle çıktığını ilk bu çizgiden, önce sen, sonrada, izleyen anlar. Tuvale attığın o ilk çizgi sonunda ortaya çıkacak deseninin ana eksenidir. O yüzden bu ilk çizginin  çok çalışılmış, çok düşünülmüş olması ne yola, ne yolu alacak olana yarar. Ne kadar gerçek, o kadar fayda.’

Bunları akşamüstü serinliğinde denize bahçesini açmış o kafede oturmuş, yüzü eskimiş deri kaplı defterine yazıyor. Rüzgar tek tek açıyor defterin yapraklarını. Kahvesinden bir kaç yudum alıp, devam ediyor.

‘ Resmi yaparken değil, yapmadan kuran zihinler. Böyle zihinlerin yolun sonunda kişiyi varması gereken hakikate taşıyacağına inanmıyorum.’

Çantasından çıkardığı sarı saman kağıda damlamış bir kaç mürekkebin izin verdiği güzergahtan yola çıkıp, sonunda o kağıda  boynu bükük siyah bir kedi yavrusunu mu  ya da annesinin eteği arkasından bakan bir kız çocuğunun utangaç yüzünü mü çizeceğinden habersiz başlıyor çizmeye.

‘ Kafada planlanmış bir deseni yapmaya başlarken, kara kalemle kağıdın her şeyden bağımsız bir ortaklıklarına şahit oldum defalarca. Kaldı ki ellerimi bu ortaklıkta hizmete buyur ettiklerini biliyorum. Mürekkep lekesi, kalem ve kağıt teslim alıyor kişiyi’

Masaya saçılmış karakalemlerden birkaçı, esen rüzgarla yavaşça yuvarlanıp düşüyor yere. Eğilip topluyor. Hızla dönüyor kağıda, bıraktığı yerden devam ediyor çizmeye, şekillenen desen kirpikleri upuzun bir kıza dönüşüyor, başının üstünde beyaz bir kumru ötmekte.

Yazmaya devam ediyor.

‘ İlk çizgileri bir çeşit arkanda bir şey seni kovalarken ara bir sokakta açık bir kapı bulup daldığın ve kendini o kovalamacadan sıyırıp, önündeki yolu keşfetmeye başladığın bir macera gibi düşünüyorum. Bilmiyorsun. Nefes nefese devam ediyorsun sadece. Kurgu olamayacak kadar gerçek olan ise, yol boyu o açık bıraktığın kapıdan acaba hala arkamda mı diye her duyduğun seste dönüp bakmak geriye, her sağa mı sola mı dönmeliyim çıkmazında, o anki sezgine güvenip dalıvermek o yola yine.’

Durup bir süre denizi seyrediyor. Kahvesinden bir yudum alıp devam ediyor.

‘ Mesela kafada kurduğun bir sinek kuşunu resmetmek. Fırçanın ucuna aldığın her boya hangi kanadın tüyü olacağını biliyor aslında. Önündeki tuvali boyarken, yavaş yavaş beliren resme birkaç adım geriden, burnunda gelincik yağı ve tiner kokusu ile baktığında,  havada asılı duran o kuş, kafanda kurduğun ile çok ta benzerlik göstermez sonunda. ‘

‘ O yüzden bu yaratma işinde, elbette başı bozuk bir şekilde daldan dala atlayarak değilse de, yine de geldiği gibi, tam da yola çıkma sebebinin kalbinden bir yerden, tam ortadan saçarak mevzuyu, başlamalı resme. Çünkü zaten ancak böyle anlarda yola çoktan çıktığını fark etmiş oluyor insan. Öbür türlüsü hazırlanıp, denklemi kurulmuş ve sonucu öngörülmüş sahte bir kurgu oluyor yalnızca.’

‘ Her santimini hesaplayıp kağıdın başına geçsen de, sonunda ortaya çıkan portrenin bakışları, o tasarladığın yüz olmadığını gösteriyor her baktığında. ‘

‘Çünkü meydana getirilenlerin, meydana getirenden gayridir artık kaderleri.’

Rüzgar uçuruyor tüm kağıtları. Havada uçuşlarına, yere konuşlarına ve kendinden uzaklaşışlarına bakakalıyor.