https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Picasso’nun “Kırmızı Koltuk” isimli eserinde resmettiği kişi sevgilisi Marie-ThereseWalter’dır.1927 yılında başlayan ilişkileri yaklaşık sekiz sene sürer. Maya isminde bir de çocukları olur. Marie, birçok eserinde üstün yetenekli ressama modellik de yapar.

Resmin yapım yılı 1931. Picasso’nun sürrealist ve neoklasik türde eserler verdiği dönemine denk geliyor. Yine de resimde onun kübist döneminden gelen biçeminin etkisini görmek mümkün.Tablodaki renklerin bu denli parlak oluşunun sebebi ise yağlı boya içine katılan ve ev boyamada kullanılan Ripolin maddesi.
  
Ünlü ressamın modernist yaklaşımı gereği figür doğada görüldüğü biçimi ile resmedilmemiş. Birçok yerde bozulmuş formlar görüyoruz. Baş kısmı ve yüzü örnek olarak gösterilebilir. Buna göre yüzünü ortadan ikiye ayıran çizginin sağı ile solu birbirinden çok farklı. Sol tarafa önden bakılmışken, sağ tarafı yandan görüyoruz. Bu ifade biçimi kübist yaklaşımın sonuçlarından biri olarak onun resimlerinde son derece yaygın. Yine aynı şekilde gövdesinde ve ellerinde rasyonel ifadenin dışına çıkılmış. Keza kemer tokasının altında, ellerinin olması gerektiği yerde iki beyaz sivri form dikkat çekiyor.

Eserde tek figür var. Figürün çerçevenin içine yerleştirilme biçimine ve izleyiciye olan mesafesine baktığımızda portre olduğunu söyleyebiliriz. Öyle ki Marie bir koltukta oturuyor ve bel hizasının az aşağısından başlayarak gövdesi ve başı resmedilmiş. Doğrudan izleyiciye bakıyor. Ancak izleyiciyle kurulan bağ ve duygu aktarımı sanatçının kimi eserlerinde olduğu kadar güçlü değil (Örneğin “Ağlayan Kadın” tablosu). Bu bağı kuracak olan yüz bölgesindeki renk ve hatta form kullanımı eserin diğer kısımlarına göre son derece yalın.
   
Bunula birlikte sürrealizme özgü gizemcilik kullanılarak ya da doğrudan izleyiciye verilmiş bir mesaj çıkarmak da güç. Kompozisyondaki bu mesajsız durgunluk renklerin düz kullanımı ile desteklenmiş. Sadece resmin sağ tarafında ve az da olsa sol tarafında esere adını veren kırmızı koltuk sade denilebilecek bir ritimle ifade edilmiş o kadar.Örneğin sanatçının “Ayna Karşısındaki Kız” tablosu bol ritimlidir, ilaveten kompozisyon izleyiciye mesaj verir.

Dikkat çeken diğer detay resimdeki asimetri. Resmin en üst kısmından başlayan ve dikey olarak ikiye bölen hayali bir eksene göremeydana getirildiğini görüyoruz. Asimetri kimi yerde renklerle, kim yerde desenlerle oluşturulmuş, kimi yerde de her ikisiyle birden.Asimetrinin kendi içinde bir denge oluşturmuş olması eserin estetik değerine önemli bir katkı saplamış. Örneğin Marie’nin başının üstünde sağda ve solda iki kontrast renk asimetri oluşturmuş. Ancak birbirlerinin zıttı oldukları için dengeli duruyorlar. Yine aynı hayali eksenin figürün yüzünü ve gövdesini sağ ve sol olmak üzere ikiye böldüğünü düşünelim. Asimetriyi oluşturan unsurların birbirlerini dengelediklerini görürüz. Ne kadar zıt olurlarsa olsunlar resmi oluşturan bütünün önüne geçmiyorlar. Böylece bir sanat eserinde olması gereken mutlak bütünlük korunmuş.

Bu eseri ünlü ressamın derinlik kaygısı duymadığı çalışmalarından biri. Yine de resimde Marie’nin oturduğu koltuk ile arka plan arasında kısacık bir derinlikten bahsetmek mümkün. Picasso bunu vurgulamak için arka planda keskin hatlar kullanırken, Marie’nin olduğu ön kısımda daha çok yuvarlak hatlar kullanmış.Hatlar oluşturulurken kullanılan desen çizgileri ise son derece sert.

Kırmızı Koltuk eserinde Picasso’nun alabildiğine serbest olan yaklaşımını net olarak görmek mümkün. Onun başarısının sırrı bu serbestliği tuval yüzeyinde ifade edebilecek özgüvene, beceriye ve entelektüel birikime sahip olmasıdır. Maceralı sanat yolculuğuna baktığımızda dönemindeki ve öncesindeki tüm yaklaşımları inceleyip, uygulayıp bunların tümünden farklı olan üslupa eserler verdiğini görürüz. Örneğin sanat hayatının ilk dönemlerinde verdiği ve klasik anlayışa daha yakın olan eserleri de son derece başarılıdır. Ancak kendini ifade etme, sürdürme, özgür ve özgün olma konusunda ısrarcı davranmıştır.Bu yaklaşımı onu 20.Yüzyıl’ın en büyük sanatçılarından biri ve modern sanatın öncülerinden yapmıştır.
Dücane Cündioğlu, Picasso’nunklasik yaklaşıma ve gerçekçiliğe olan bu mesafesini destekler nitelikte ifadeler kullanır. Cündioğlu’na göre sanat gerçeklerle bağdaşmaz ve her sanat eseri gerçeğin bir yorumudur. Bu yorum hayal gücünün eseridir. Bu yüzden sınır çizilemez, mümkün olduğunca özgür olmalıdır.
 
Kaynaklar:

  • https://www.artic.edu/
  • Yrd. Doç. Şemsettin Ziya Dağlı, “Yaşamı içerisinde Picasso’da Çalışma Formları Çizgi ve Desen Anlayışı”  (Akdeniz Sanat Dergisi, Cilt 9, Sayı 17, 2016)
  • DücaneCündioğlu, “Sanat ve Felsefe”(İstanbul: Kapı Yayınları, 2016)