https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Tezer Özlü bir yazardan, bir  kadından öte… Bazen duvarlar üstümüze  geldiğinde, hayatın anlamını sorgulamaya başladığımızda her şeyin anlamsızlığına dahi isyan edilen zamanlarımız vardır. Tezer Özlü karanlık tarafımızın iç sesi. Okuduğumda intiharı en çok ona yakıştırdım. Bir insana intihar yakışır mı diye düşünmeden onun sıraladığı kelimelere en çok yakışandı zira. Tezer Özlü 18 Şubat 1986 yılında ölüme yürüdü. Ancak kelimelerindeki intihar kokusu, içinde yaşadığı toplumun anlamsızlığı onu aramızdan almadı. İntihar değil onu alıp götüren kanserdi.
Tezer Özlü karamsar, içinde fırtınalar kopan bir yazar zannımca. “yalnız yaşam , yalnız gökyüzü, yalnız yapraklar ve yalnız hiç değil mi?” diye bitiriyor Yaşamın Ucuna Yolculuk’u.
Nazım’ın “Bugün Pazar” mısralarındaki parmaklıklar ardındaki karanlık hapishanedeki yaşama özlemi aklıma gelirken Tezer Özlü’nün  iç çırpınışları ile çalkalanıyor beynim. Hapishane de yaşama özlemi duyan Nazım’ı değil de hayatın içinde yaşamın anlamsızlığında boğulan Tezer Özlü’ye  yakın hissediyorum.

“Hiç” ile bitiyor kitap. “Hiç” eski Osmanlı evlerinde sülüs ile yazdırılıp duvara asılırmış. Tanrı karşısında hiç olduğunun farkında olup kibirlenmemek adına yapılırmış. Ancak Tezer Özlü’de “hiçlik” bir yalnızlaşmanın ve yabancılaşmanın ruh çöküntülerindeki  yansıması oluyor. Kendimi bulduğum bir kitap Yaşamın Ucuna Yolculuk ve içimden ne çok yakışırdı intihar  diyorum.
1983’te Auf den Spuren eines Selbstmords (Bir İntiharın İzinde) adıyla Almanca yayımlandı. 1983 Marburg Yazın Ödülü’nü kazanan kitap, yazar tarafından Yaşamın Ucuna Yolculuk adıyla Türkçe olarak bir anlamda yeniden yazıldı ve bu hâliyle 1984’te basıldı.
Yaşamın ucuna yolculukta altı çizilesi çok fazla cümle var. Tekrar tekrar okunacak cümleler üstelik bunlar. Yeniden sorgulamaya iten cümleler. Onlardan bazılarını ruhun derinliklerine doğru yolculuğa çıkaralım.

 “Her anı ölüdür. Şimdi sen de bir anısın. Sen de ölüsün.”

 “Kimse senin kadar güzel, hiç kimse senin kadar canlı gitmedi ölüme.”

 “Her sevginin başlangıcı ve süreci, o sevginin bitişinin getireceği boşluk ve yalnızlık ile dolu.”

“Her varoluş kendisiyle birlikte ölümü getirmiyor mu?”

“Doyum içinde ayrılacağımı sandığım bu yaşamdan, zaman zaman algılıyorsun  ki, hiç de doyumla ayrılmayacaksın. Hiç yaşanmamış gibi. Doymak mümkün mü?”

“İnsan ne denli derin düşünebiliyorsa, sevgisi o denli  derindir. O denli doyumsuzdur. Ve acısı da o denli büyük.”

“Bütün günlerini içerek geçiren, gene de çalışabilen insanları hep kıskanırım. Belli ki sarhoşluk içinde yeryüzüne dayanmak daha kolay.”

“Sınırları tanıyan, benimseyen, bu sınırlara uyum gösteren hiçbir insan, karşı çıkmanın sonundaki bireysel bağımsızlığa erişemeyecek. Hem karşı çıkıp hem de sınırlarda yaşayan insan, yaşamı boyunca çıkmazından sıyrılamayacak. Huzursuzluk duyacak ve ne yaşamdan hoşnut olacak ne de rahatlıkla ölebilecek.”
Sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla hiç bağdaşan yanım yok. Aranızda dolaşmak için giyiniyorum. Hem de iyi giyiniyorum; iyi giyinene iyi yer verdiğiniz için… Aranızda dolaşmak için çalışıyorum, istediğimi çalışmama izin vermediğiniz için, içgüdülerimi hiçbir işte uygulamama izin vermediğiniz için… Hiçbir çaba harcamadan bunları yapabiliyorum, bir şey yapıldı sanıyorsunuz.”

“Yaşamım boyunca içimi kemirttiniz. Evlerinizle, okullarınızla, işyerlerinizle, özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz. Ölmek istedim, dirilttiniz. Yazı yazmak istedim, ‘aç kalırsın’ dediniz. Aç kalmayı denedim, serum verdiniz. Delirdim, kafama elektrik verdiniz. Hiç aile olmayacak insanla bir araya geldim, yine aile olduk. Ben bütün bunların dışındayım.”

“Her zaman yabancı insanlar bize dostlarımızdan daha çok sunan, veren kişiler. Öyleyse yaşamımızı neden yalnız yabancılar arasında geçirmiyoruz. Hiçbir beklenti olmadan, hiçbir yük olmadan ya da insanın kendi kendine mutluluk dediği kısa anlardan yoksun. Tüm duyguların en güzeli duygusuzluk, öyle bir duygusuzluk ki, insanın tüm dünyayı ve tüm insanları kucaklayabileceği duygusuzluğun duygusu.”

“Yeryüzünün intiharları sonsuzdur. Biri, bir yerde intihar ettiğinde, bir başkası intihar etmeye hazırlanıyordur. Biri ölmeye başladığında, bir başka yerde yaşama başlıyordur diğeri.”