https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Bir Frig (Phrygia) ana tanrıçası olan Kybele’nin  bir yandan toprak bereketini sembolize ederken diğer yandan kayadan kendisini doğurduğuna inanılır. Anadolu kökenli bir ana tanrıçadır. Toprak bereketi tanrıçası olarak bu topraklardan bütün dünyaya yayılmıştır. Frigler Kybele’yi o kadar benimserler ki, (aslında çok eski olan) Kybele hep bir Frig tanrıçası olarak biline gelir bu yüzden. Frigya mitolojisinde Kybele’ye doğa ile özdeşik olduğundan genellikle dağ zirvelerinde tapınılmıştır. Bununla birlikte Gılgamış Destanında tanrıların yaşadığı Sedir Ormanı’nın muhafızı olduğu belirtilen aslan yüzlü dev yaratığın, Kibele’nin en eski inanışının olduğu da tahmin edilmektedir. Kybele (Ana Tanrıça İnancı olarak): Tarih öncesinin kadim çağlarından tek tanrılı dinlerin hâkim olduğu bu dönemlere kadar uzanan ve Akdeniz yöresini kapladıktan sonra, bir yandan kuzey ülkelerine, öte yandan Asya’nın içlerine dek yayılan, birçok ulus, uygarlık ve kültürlerde değişik adlarla anılıp hep aynı prototipe indirgenebilen Ana Tanrıça yani Toprak Ana’dır.

Girit’li tanrıça Rhea’ ya benzer bir kültü vardır. Bildiğiniz gibi Yunan mitolojisinde Rhea kardeşi Kronos ile evlenir ve Hestia, Demeter, Hera adlı üç kızla Hades, Poseidon ve Zeus adlı üç oğlu olur. Roma dönemi Mısır kültüründe ise İsis’e karşılık gelir.  Doğurganlık ve bereketle ilişkilendirilen İyon Kybele’sini de (Efes Artemis’i) belirtmeden geçmeyelim yazımızda.  Komana Pontika (Tokat bölgesinde Gümenek) ve Kayseri yöresindeki Komana Kappadokika (Kemer) kentlerinde adı çok eski bir Anadolu adı olan Mâ’dır. Sümer’de Marienna, Hitit’te Arinna, Syria’da Lat, italya’da Nemi gölü bölgesinde Venüs, Ana Tanrıça Kybele’nin aldığı değişik adlardır.

Ayrıca bazı yer adlarından üreme sıfatlara Yunanca meter, Latince mater sözcüğü eklenerek tanrıçanın bölgesel niteliği de dile gelmektedir.  Sipylene Sipylos (Manisa) dağının,  İdaia Girit’teki İda ve Troya’ya hâkim Kazdağının, Berekyntia Sakarya kıyısındaki eski bir kalenin, Steunene Aizani (Çavdarhisar) yöresindeki Steunos (Kesikmagara) mağarasının tanrıçası olduğunu belirtir. Bu sıfatlar arasında en yaygın olan da Dindymene adıdır ki Dindymos dağının tanrıçası anlamına gelir. Anadolu’da Dindymos adını taşıyan üç dağ vardır, biri Frigya’daki Murat dağı, öbürü Misia-Frigya sınırındaki Kapıdağ, üçüncüsü de tanrıçanın en önemli merkezi olan Pessinus’a yakın Günyüzü dağıdır. Pessinus da eski adı Justinianopolis olan Sivrihisar’ın biraz güneyinde, Gordium’un güneybatısındaki Balhisar’dır.

En önemli özelliği evrensel analığı ve bereketi simgelemesidir. Aynı zamanda vahşi doğanın da hâkimidir. Tasvirlerinde sürekli iki yanında aslanlar bulunur. Bu bağlamda Anadolu’nun birçok bölgesinde şehrinde güneyinden kuzeyine ve doğusundan batısına Kybele anıtları heykelleri bulunmuş ve hala kazılarda bulunmaya da devam etmektedir. En önemli kült merkezi yukarıda da belirttiğim gibi Pessinus’tadır (Balhisar).  MÖ 204 yılında Hannibal İtalya’yı istila edince, Romalılar ana tanrıçanın Roma’ya getirilmesi durumunda düşmanın yenilebileceği (bir tür şans veya uğur taşı) yolunda Sibyl kâhininin verdiği kehanete uyarak, gökyüzünden indiği söylenen siyah taşı Pessinus’tan kentlerine taşımışlardır.

Frig Krallığı yıkılıp (MÖ 696) bu bölgede Lidya egemenliği kurulduktan sonra bile Kybele, bu krallıkta da varlığını korumuştur.  Kybele’ye tapınım, Roma’dan Galya’ya ve Afrika’ya kadar yayılmış, yaygınlığını MS IV. yüzyıla değin sürdürmüştür. Tapınma özellikle tarımla uğraşan yerleşik toplumlarda ve kadınlar arasında yaygındır. Her yıl bahar başlangıcında (15 Mart), efsanedeki sevgilisi Attis ile buluşmasını kutlamak adına hala Anadolu’da festivaller düzenlenir.

Anadolu’ya dayalı efsanesi şöyledir. Bu söylencede hem tanrıçada analık kavramının nasıl anlaşıldığı dile gelmekte, hem de tapınma biçimi saptanmaktadır. Ayrıca özellikle bebekleri iyileştirme yeteneği de vardır. Bu yönüyle de büyük bir ün kazanır. Kybele,  Attis (ya da Attes) adlı bir delikanlıya tutkundur  (Agdistis). Onu Pessinus kralının (kimi kaynaklarda kral Midas’ın) kızıyla evlenmek üzereyken düğün yerinde birden karşısına dikilerek çıldırtır ve kendi kendini hadım etmesini sağlar. Attis kendi kestiği hayalarından akan kanla toprağı sular, bitkilerin fışkırmasına yol açar ve ardından da bir çam ağacına dönüşür. Toprak-bereket efsanelerinin hepsinde, özellikle Adonis mitosunda görülen bu ölme-dirilme motifi, Kybele kültünde coşma, kendinden geçme ve esrime hallerine karşılık gelir ve Ana Tanrıça tapınımının özünde olan bir çeşit kurban töreniyle gerçekleşir. Bu özelliği (ölüm-dirilme- başka şekilde var olma) ile edebiyatın en önemli hatta kadim efsanesi olarak hala daha metinlerde sıkça kendine yer bulur ve esin kaynağı olur. Attis erkekliğini keserek kendini nasıl tanrıçaya kurban ettiyse, Kybele’nin başrahibi de kanlı bir törenle kendi eliyle kendini hadım etmek zorundadır. Attis efsanesinde simgelendiği gibi akan kan ve yitirilen erkeklik gücü (Kybele sayesinde daha evrensel bir nitelik kazanarak), bereket ve canlılık daha geniş bir alana, yani bütün doğaya yayılır. Gizemli cümbüşler, şenlikler arasında yapılan bu kutlama gene Anadolu’ya özgü başka biçimde de olsa bugün de hala yaşayan törenlerin ilk örneklerindendir. Şunu da belirtmeden geçmeyelim; Pessinus Mabedi’nde Tanrıça Kybele adına her sene düzenlenen şenliklerde de bu tapınakta rahip olmak isteyen erkeklerin hadım edilmesinin ve kesilen cinsel organlarının bir çam ağacı altına gömülmesinin kökeni budur. Bu inanış daha sonra tek tanrılı iki dinde ve bazı Afrika inanışlarında (kadınlar için) cinsel organı değil ama ucunu (erkeklerde praeputium, kadınlarda klitoris) kesme (sünnet) şeklinde günümüze kadar devam etmiştir. Bu olayla da (hadım-sünnet) Kybele ayrıca Amazon kadınlarının da öğretici anası durumundadır.

Yunan mitolojisine dayalı efsaneye göre ise Kybele, Zeus’un rüyasında gördüğü ve kendisine hâkim olamayacak kadar etkileyici bir varlıktır. Aslı tanrıça değildir. Çift cinsiyetlidir. İki cinsi de etkisi altında tutabilecek kadar cazibelidir üstelik. Çok delikli kavalı ve “Sembal’i” icat etmiştir. Yani doğanın (yerkürenin) melodisini de çalabilmektedir. Zeus’un rüyası gerçeğe döner ve Kybele ortaya çıkar. Zeus Kybele’nin tehlikeli olduğunu bildiği için öldürme taraftarıdır ama Afrodit böyle güzellikteki bir varlığın öldürülmesine izin vermez. Sonuçta Kybele’nin erkeklik organı hadım edilir, bu organ düştüğü yerden badem ağacı olur ve bu ağacın ilk mahsulü olan meyvenin toprağa düşmesiyle bir erkek doğar. Doğar doğmaz da keçiler arasında kalır ve kendini keçi sanır. Bir çiftçinin bunu fark etmesi üzerine çiftçi ona insan olduğunu söyler ve şart koşup kızıyla evlendirir. Bir süre sonra Kybele kendi parçası olan bu erkeği bulur ve kendi yanına almak ister ama çiftçi vermez. Kybele de hem çiftçiyi hem de kendi parçasını zehirler.

Gönül MALAT 15.02.2021

Kaynaklar:

  1. Wikipedia
  2. Kybele veya Kibele: Ana Tanrıça, Arkeolojik Haber online dergi, 4.şubat 2018
  3. Tanrıların anası Kybele, Evrensel gazetesi, 5. Ağustos 2006
  4. Anadolu Efsaneleri, Halikarnas Balıkçısı, Karadeniz’in En İyi Savaşan ve En Güzel Sevişen Kadınları: Amazonlar, Bilgi Yayınevi