https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

 
Eğer ilgilendiğin şey edebi metinler yazmaksa bu gerçek bir zırvalık. Zira edebiyatla ilgilenen hiç kimse böylesine dejenere bir ülkeyi, kimsenin edebiyat okumadığı bir ülkeyi, okuyabilen az sayıda kişinin de edebi bir kitabı asla okumayacağı bir ülkeyi seçemez.”
 
Ne zamandır çevremdeki herkes bu kitaptan bahsediyor. “Tiksinti’yi okudun mu?” “Tiksinti’yi oku anlarsın.” Merak edip aldım. Okumak için de elimdeki kitapların bitmesini bekledim. Yüz iki sayfalık kısa bir roman.
Kitabın yazarı Horacıo Castellenoz Moya edebi eseri için El Salvador’da küçük ve cesur bir yayınevini seçmiş.
Yazarın üçüncü kitabı. (Diaspora- Yılanlarla Dans)Tiksinti’den sonra yazarın dokuz kitabı daha yayımlanmış.
Bizim ülkemizdeyazarın üçüncü çevrilen kitabı. (Yılanlarla Dans-Aynadaki Dişi Şeytan)
Notos Kitap tarafından 2019 Aralık ayında yayımlanan kitabı Süleyman Doğru çevirmiş.
 
Bu kısa roman EdgardoVega’nın uzun bir monoloğu aslında. Vega, arkadaşı yazarMoya’yaşikayet ettiği, nefret ettiği ne varsa büyük bir tiksintiyle anlatıyor. Yazar girişte Vega’nın aslında gerçekten var olan bir kişi olduğunu fikirlerini bu metnin içerdiğinden çok daha sert ifadelerle aktardığını yazmış. Kitapta Moya sadece dinliyor. Yorum yapmıyor, Vega’nınsöylediklerine cevap vermiyor.Kitapta sıklıkla “dedi bana Vega” cümlesi geçiyor. (ki ben buna konsantre olamayıp yirmi ikinci sayfaya kadar okuyup yeniden başladım.)
Hikaye bir akşamüstü barda başlıyor. On sekiz yıldır Montreal’de yaşayan Sanat Tarihi Profesörü Vega, annesinin ölümü üzerine mirasla ilgili işlemleri tamamlamak için ülkesi El Salvador’a dönmek zorunda kalıyor.
“Bu ülkenin hiçbir şeye değmeyeceğini bu ülkenin halüsinasyon olduğunu teyit etmek için geldim,”diyorVega. Moya’yakesintisiz bir şekilde tiksindiği şeyleri anlatıyor. Askerler, eğitim sistemi, politikacılar,siyaset, halkın aptallığı, fakirlik, doktorlar…
On sekiz yıl sonra ülkesine dönen Vega, kardeşi İvo’nun evine misafir oluyor. Kardeşi İvo ile konuşacak paylaşacak hiçbir şeyi olmadığını fark ediyor. İvo’nun daha çok araba, daha çok ev ve daha çok kadına sahip olmak için para istiflemeye çalışan orta sınıf iş adamı olduğunu, televizyon seyretmekten başka bir şey yapmadıklarını,evdekitap, resim, müzik CD’si olmadığından yakınıyor. (Böyle insanlar nedense hiç yabancı gelmedi bana.)Vega yedikleri pupusadan, içtikleri biradan, gittikleri plajdan, sürekli alışveriş merkezlerinde gezmelerinden tiksiniyor.
“Halk sanatla ve ruhun dışavurumuyla kavgalı sadece ticaretten ve işletmecilikten anlar,” diyor Vega.
Vega’nın kitapta kendi kendini sürgün ettiğini görüyoruz. Yani zorunlu bir sürgün değil onunkisi. En büyük korkusunun bir gün ülkesine dönmek olduğunu söylüyor sık sık. Daha önce okuduğumuz pek çok eserde bunun tam tersi bir durum mevcut. Vatan özlemi ile sürgünde yazılan kitaplara tezat oluşturmuş. Romanı diğerlerinden farklı kılan en önemli özelliklerden biri bu. Yazar sık sık tekrarlara düşmüş. Yer yer anlattıkları aşırı gelip rahatsız etse de anlattığı durumların bir kısmı bizim ülkemizde de yaşanan şeyler.
Tiksintininyayımlanmasının ardındanCastellanosMoyaölüm tehditleri aldığı için (kendi tabiriyle kim vurduya gitmemek için) ülkesinden kaçmak zorunda kalmış.
Moya bu kitapla ilgili sevdiği kişilerden de tepkiler aldığını yazmış.
“El Salvador’un ulusal yemeği pupusa hakkında EdgardoVega’nın söylediği barbarca sözlere öfkelenen bir yazar arkadaşın karısı kitabın bir nüshasını banyonun penceresinden sokağa fırlatmıştı.”
Sonsözde yazar, bu kitapta Avustralyalı yazar Thomas Bernhard’ın Avusturya ve kültürüne karşı sert bir eleştiri içeren tematik tarafını taklit etmeyi amaçladığını itiraf ediyor.Zaten romanın sonunda Kanada da ismini Thomas Bernhard olarak değiştirdiğinden söz etmiş.
Moya’dankendi ülkeleri için de bir tiksinti(ulusal kültürlerini yerden yere vurarak eleştiren Bernard tarzı bir roman) yazmasını isteyen, öneren insanlar olmuş. Yazar bazı ülkelerin “tiksinti”lerini yazmak için çok fazla sayfaya ihtiyaç olduğu görüşünde.
MoyaTiksinti sayesinde bir gerçeği keşfettiğini söylüyor:
“Eserleri sayesinde bazı yazarlar para kazanır, bazıları üne kavuşur ama bazıları sadece düşman edinir.”
Moya ülkesi için bu son gruptakilerden.