https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Bir Delinin Hatıra Defteri, 19. yüzyıl Rus edebiyatında, Gerçekçi Dönem Rus edebiyatı başlığı altında yer alır. Bu dönemin en önemli temsilcisi Nikolay Gogol’ dür. Tolstoy, Dostoyevski, Çehov, Gorki ve Turgenyev Gogol’ den etkilenmişlerdir. Bu sebeple Gogol için Rus gerçekçiliğinin kurucusu demek yanlış olmaz.

Bir Delinin Hatıra Defteri için gerçekçi bir hikâye derken naturalist gerçekçi mi yoksa toplumsal eleştirel gerçekçi mi ayrımını yapmamız gerekir. bir delinin hayatını gösterirken başvurduğu ögeler natüralistir. Hikâyenin ilerleyen bölümlerinde delinin 10 yaptığı yorumlarla zaman zaman eleştirel bir gerçekçiliğe dönüşse de eser bize şu doğru ya da bu yanlıştır gibi bir çıkarsama vermez. Bunu, hikâye ise okuyucuya, bırakır. Bu açıdan, Bir Delinin Hatıra Defteri için tam bu ikisinin ortasında yazılmış bir öykü diyebiliriz. İşte bu noktada Ölü Canlar’ ın ikinci cildini yazarken iyilik ile kötülük arasında kalan Gogol’ ün tarafsız bir taraf seçemeyip eserini yakmasının nedenini daha iyi anlayabiliriz.

Yazarımızın, eserlerini yazdığı dönem dikkate alınırsa çağının ötesinde yaratıcı bir zekasının olduğunu görüyoruz. Bu yaratıcılık üç hikayesinde de insanı şaşırtacak derecede kendisini gösteriyor. Ayrıca anlatımında öne çıkan bir diğer konu da yazarın mizah yeteneği diyebiliriz. Öyle ki kitabı başından sonuna kadar tebessüm ile okuyorsunuz.

‘ Bir Delinin Hatıra Defteri’, ‘Palto’ ve ‘Burun’ isimli 3 ayrı hikayeden oluşuyor. İsimlerini duyduğunuzda ne alaka diyebilirsiniz, 3’ü de birbirinden çok bağımsız gibi dursa da okuduğunuzda aslında çok da bambaşka olmadığını göreceksiniz. Gogol, içinde yaşadığı dönemin Rus toplumunu gözlemleyip analiz ediyor.
 
Bir Delinin Hatıra Defteri,  Aksenti İvanoviç adında sıradan 7. derece bir memurun genel müdürün kızını görüp ona aşık olması ile başlıyor. Şube müdürü bu yüzden aşağılayıp, hor görüyor İvanoviç’i. Generalin kızının bir de köpeği vardır ve konuşmaktadır. İvanoviç köpeğin yazdığı mektupları ele geçirir ve generalin kızının başka birinde gönlü olduğunu öğrenir. Bu kişi tabi ki soylu birisidir, bu mektuplarda kendisi ile ilgili ise yine aşağılayıcı, küçük düşürücü yorumlar bulunmaktadır. 7. dereceden sıradan bir memur olmayı artık kabullenemez, belki o çok daha soyludur diye düşündüğü sırada İspanya’nın kralını kaybettiğini okur ve kaybolan kralın ta kendisi olduğunu savunur. Basit, düz bir memur olamayacağı aşikardır, o aslında soylu bir kraldır tabi kendince, saray heyetinin kendisini karşılamaya geleceğini umarken kendini akıl hastanesinde bulur sonunda.

Palto: Akaki Akakiyeviç sıradan, çalışkan bir memurdu, bulunduğu mevkide yıllardır çalışmasına rağmen asla zam istememiş, şikayette bulunmamıştı. Genç memurlar kendisi ile bu yüzden sürekli dalga geçerlerdi. Akakiyeviç eskiyen paltosunun artık terzi tarafından tamir edilemeyeceğini öğrenir ve zar zor para biriktirerek sonunda kendisine yeni bir palto diktirir. Arkadaşları bunun üzerine bir davet verirler, Akakiyeviç bu tip davetlere pek de alışık değildir ve davet sonrası maalesef yeni paltosunu çaldırır. Paltosuna kavuşmak, hırsızları yakalamak için elinden geleni yapar. Sonunda nüfuzlu bir zata gidip derdini anlatır, başka yolu kalmamıştır paltosuna kavuşmasının ama nüfuzlu zat onu pişman eder huzuruna çıktığına. Akakiyeviç hastalanır ve maalesef iyileşemez, ölür. Herkes üzülür işte o anda, hatta nüfuzlu zat bile… Akakiyeviç’in hayaletinin dolaştığına inanırlar ta ki bir gün hayalet nüfuzlu zatın arabasını durdurup onun paltosunu ve şapkasını alana dek, o andan sonra kimse ne duymuş ne de görmüş Akakiyeviç’in hayaletini…

Burun: 9.derece memur olan Kovalev bir sabah kalktığında burnu yerinde yoktur. Evet, yanlış duymadınız burnu yerinde değildir. İşin tuhafı kaybolan burun Kovalev’in berberinin sıcak ekmeğinin arasından çıkar, berber buna bir anlam veremese de burnu hemen tanır ve ondan kurtulmak ister. Burnu köprüden aşağıya atar. Bu sırada Kovalev ise olayın şokuyla her yerde burnunu aramakta iken onun insan kılığında, 6.derece memur kılığında  dolaştığını görür. Sonunda burnunu yakalayıp sahibine teslim ederler ama o da ne?! Burnu yerine yapışmıyor, ne yaptıysa olmuyor, doktor çağırıyor ama nafile… Doktor burnundan vazgeçmesi gerektiğini söylüyor. Kovalev için ise bu mümkün değildir, burunsuz bir hayat düşünemiyor, toplum içine çıkamıyor. Sonunda nasıl ki bir sabah burnu kendiliğinden kaybolduysa yine kendiliğinden geri gelip, eski yerini alıyor.

Hikayelerin ortak yanını üç baş karakterinde memur olması oluşturuyor;

Bir delinin hatıra defterinin baş karakteri  Aksenti İvanoviç yedinci derece sıradan memur, Palto öyküsünün baş karakteri Akaki Akakiyeviç, dokuzuncu derece bir memur, Burun öyküsünün  baş karakteri Kovalev dokuzuncu derece memur unvanı yanında bir de eski binbaşı unvanını da kullanırdı, her üç öyküde Rusya’daki üç farklı memur bireyin yaşam ve beklentileri ve çözümsüzlükleri mizahi bir eleştirisi hikayeleştirilmiş. Aksenti İvanoviç, üst gelir grubundan Genel Müdürün kızı sofiye aşık, gerçeklikte ulaşılamayan sevgiliye hayal dünyasında oluşturduğu kurgularıyla ulaşmaya çabalar, ancak kurduğu kurguların içine hapsolur, algılarıyla gerçek dünyadan kopar. Akaki Akakiyeviç çalışkan ve kendi halinde yaşar, kullanılamaz durumda olan paltosu yerine alacağı yeni palto onu mutluluğa ulaştıracaktır, paltonun çalınmasıyla hayatı altüst olur, çalınan paltosunun bulunması için yetkililere yaptığı müracaatlarda kendisine karşı sergilenen tavırlar karşısında travma geçirir, hayatı terk eder.  Binbaşı Kovalev üst göreve yükselme beklentisinde olan bir memurdur, bir sabah uyandığında burnu yoktur, üstelik kendi burnunu ararken burnunu üst derece bir memur olarak görür, tekrar burnuna kavuşmaması halinde tüm yükselme beklentilerinin sonu olacaktır. Hikayelerde o dönem Rusya da yaşayanlar arasındaki gelir uçurumu, alt düzey memurların anca karın tokluğuna yaşayabileceği gerçekliği, memur atamalarında ve memurun görevde yükselmesinde uygulanan torpilin, memurun çalışkan ve yetenekli olmasından daha önemli olduğu gerçeği, kültürel ve sınıfsal farklılıkların yarattığı çelişkiler, bireylerin dramı halinde resimleştirildiği görülür.      
         
Gogol’un Palto hikayesinde “palto” ana kurgu olmakla birlikte, Bir delinin hatıra defterinin baş karakteri  Aksenti İvanoviç’in de paltosu eskidir; (aşağıdaki alıntıda gördüğümüz gibi)

– Aksenti İvanoviç kendi paltosu için “Havı dövülmüş ve eskimeye yüz tutmuş paltomla dışarı çıktım…” , -“yakası yağ bağlamış eski paltoma sarılıp bekledim…”, -“şimdilik gücümüz yetmiyor, elimiz darda, sırtımdaki şu eski paltoyla sevgilimin karşısına çıkmaktan utandığımı sen de biliyorsun..” der. İvanoviç’in sevmediği Şube Müdürü, İvanoviç’e yergi dolu sözler söz söylerken; -Maaşın sırtına yeni bir palto bile alamayacak kadar düşük, zavallı bir adamsın, Genel Müdürün kızına kur yapmak senin neyine…” der. Köpek Meci’nin, köpek Fidel’e yazdığı mektubunda ise: “-zaten eski paltosuyla…” olarak yer alır.