https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

”Gerçekten daha tuhaf Hiç inanmazdım, Ne bu eski masallara ne de küçük oyuncaklara…” 
William Shakespeare – Bir Yaz Gecesi Rüyası

Bir varmış…
Dünyaca ünlü bir sanat okulunu getirin gözünüzün önüne. Bir yazar, bir dansçı veya bir ressam olduğunuzu düşünün şimdi de. Yeteneklisiniz, alanınızda daha iyi olmak istiyorsunuz; ancak ne yapmanız gerektiğini bilmeden çaba harcıyorsunuz. Ve birden tanımadığınız biri size bir soru yöneltiyor: ”Başarıya ulaşmak için neleri feda edersiniz? Hayallerinin de ötesinde büyük bir şöhrete kavuşması için, bir sanatçının en fazla ne kadar ödün vermesi gerekir?” Cevabınız ne olurdu? 
Imogen ve Marin ne cevap vermiştir?

Sanatçılar ve sanatçı adayları tarafından saygı duyulan, karanlık sırlarıyla öğrencilere ilham veren Melete, üç yunan perisinden biridir. Aoide (şarkı), Mneme (hafıza) ve Melete (uygulama)’dir. Dünyaca ünlü bir sanat okulu, kardeşlerin en küçüğüdür. Sanatçı olmak isteyen her öğrencinin hayali, Melete’de okuyabilmektir.                                                            Melete’de okumaya hak kazanan tüm öğrenciler, günlük yaşantısından ödün verme ve “sanat yapma” gayesi taşımalıdır. Sanata odaklanma ve verilen ödünler, kimi öğrencileri Melete’ye bağlar;  kimilerinde huzursuzluk yaratır.
”Başlangıçlar zamanın gölgelerinde saklanır, yavaş yavaş gerçekleşir.” 

Kat Howard’ın Meletesi’nde, iki ana karakterin Melete’ye girdikten sonra “kendini bulma” süreci işlenir. Geçmişte yaşadığı acıları kaleme aldıkça hafifleyen ve her yazar gibi sonsuz olmak isteyen Imogen; ruhunu müzikle tamamlayarak dans eden, dansçıların sadece otuz yaşına kadar zamanı olduğuna inanan ve kendi içinde oluşturduğu kafesiyle Marin.
‘‘İnsan kalbi, olacak olayları öngörebilir. Kapalı duran kapıların altından hafifçe ışık sızdığını görmeden, nefes alıp verişleri ve tene değen ıslak tenin sesini duymadan da ne olduğunu bilirsiniz. Çok uzun zamandır yalnız olduğunuzu anlar, yanından geçtiğiniz insanların bakışlarında artık kıskançlık değil, acımanın okunduğunu görebilirsiniz. Diğer tarafta ne olduğunu bilen kalbiniz paramparça olur, ama kapıyı yine de açarsınız.’’

Bir de bu iki kardeşin yaşamlarının göbeğinde bir anne vardır: Imogen ve Marin’in annesi. Çocukları üzerinde hâkimiyet kurmayı seven, kıyaslama yapan, kendisinin belirlemiş olduğu kurallar uğruna, çocuklarının hayallerini sekteye uğratan bir anne. Yazar tam olarak burada, yaratmış olduğu karakter üzerinden anne kavramının ve çocukluğun insan yaşamında ne denli önemli olduğunu, kişilerin aslında kendi içsel yolculuklarındaki “Ben”iyle birlikte, “Kendi”ni yok etmenin de çevreden kaynaklanabileceğini dile getirir. 
‘‘İnsan tüm yaşadıklarına rağmen, kendisine ‘hep daha kötüsünün mümkün olabileceğini ama henüz olmadığını’ söyleyerek devam etme ve kendini avutma içgüdüsüne sahiptir. Eğer şiddete maruz kalmışsanız, başka yerlerde çok daha kötüsünü yaşayan birilerinin mutlaka var olduğunu düşünürsünüz. Kendinize bunu söylemenin insanı rahatlatan korkunç bir tarafı vardır.’’                                                                                      

Kitabı okurken, yalnızlığa mahkûm edilmiş kayıp bir yıldıza gözünüz takılır: Geçmiş üstündeki gelecek. O kayıp yıldız, günlük yaşamın koşuşturmalarıyla birbirini göremeyen bizlerin insanlığı. Hepimizin bir zamanlar hayali arkadaşı olduğu, sihirli dünyalara inandığı, çocukluğumuzun düşleriyle masum kaldığı… Yıldızdaki arayışın içimizdeki dans etme dürtüsüyle geldiği ve dans için gerekli müziğin, aslında bizim içimizde bir yerde bir ritim olduğu, onu duymanın değil hissetmenin kelimelerle vücut bulmuş hali – Howard’ın Yıldızı-: Melete.
‘‘Parlayan kardeş sadece gölgesi kalıncaya kadar çalışmış, odanın bir köşesi gibi kirle kaplanmış ve karanlığa gömülmüş. Ama cadılar sözlerini tutarmış ve bir yıl bir gün sonra cadı, parlayan kardeşe iki zarif gümüş zincir vermiş. ‘Bunlar sizi birbirinize bağlayacak.’ demiş.’’
İçeriğe geri dönecek olursak; zincir içerisinde tek halka olmak – Melete’de öğrenci olmaya hak kazanmak- gerçek sanatçı olmanın koşulu değildir. Kişilerin Melete’nin sunacağı imkânlara karşılık, ilham vermeleri gerekir. Koşullara uyumlu olan öğrenciler, adak olmayı başarır ve tılsımlı kolyelere sahip olur. Ancak her bir kişi, ünlü bir sanatçı olmak adına ömürlerinden yedi yıl vererek ve feda edecekleri değerlerini belirterek periler dünyasına geçerler. Perilerin, seçilenlerden yedi yıl boyunca aldıklarına dayanabilenler, ömürlerinin sonuna kadar periler tarafından verilen ilhamla sonsuz olurlar. Ancak perilerin dünyasına katlanamayıp ölenler de yok değildir.
‘‘Zaman hep en büyük düşmandır. Zaman, bir dansçının zarafetini yaşlandırır. Zaman, kız kardeşler arasındaki köprüyü çatlatır. Zaman, hapis cezasının parmaklıklara vuran sesidir.’’

Her yedi yılda bir adak olanları almaya gelen periler, bu yeni yedi yıl için kimleri seçecekler? Sizce ne olacak? Imogen ve Marin adak olacaklar mı? Adak olarak periler dünyasına geçiş yapacaklar mı?
Peki, siz, adak olmayı göze alabilir miydiniz? 
Sorunuzun cevabını Kat Howard’ın Masaldan Öte Melete kitabında bulabilirsiniz. Anlatımın sadeliği ve içerikteki akıcılık belki de sizi; kendi masalınızı bulmak için bir ormana sürükler. Eğer cesur olursanız veya şansınız yaver giderse oradan çıkıp kendi hayatınızı bulursunuz.                   

Bir yokmuş…

Ceyda OKTAY