https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Eller… Sadece tutmaya, hazırlamaya, yazmaya çizmeye mi yarar sanırsınız ellerimiz… Elimiz sadece mekanikçe işlerimizi hallettiğimiz bir uzvumuz mudur?Alet işler el övünürmüş ya hani, belki de yürek hisseder el övünür diye dillendirmek gerek bu deyimi.

Bize doğru yaklaşana, ona rastladığımıza duyduğumuz mutluluğu akıtır salladığımız elimiz. Ve gidenin kalbimizde açtığı boşluğu ona yansıttığımız aynadır yine o sallanan el. Karşılaşırken hızlı hızlı, mutlulukla, hevesle sallanan o el, vedalaşırken ağır çekim bir film sahnesi gibi sessizce ve yavaşça salınır bir o yana bir bu yana…

Tanışmanın, yeni veya takım elbise giymiş merhabanın vücut bulmuş halidir el sıkışmak! Tanıştığımıza memnun olduğumuzu hissettirir karşı tarafa. Sıkı sıkı tutup o eli sallıyorsak güven işaretidir, sana güveniyorum der. Emin değil isek, önsezilerimiz bir şeyler fısıldıyorsa, gevşekçe tutar el diğer eli, daha zaman var der, olmadı der, der de der…

Kenetlenen eller sonsuzluğa taşımaya yemin etmiştir sanki kalp bağını. Sımsıkı tutup sevdiceğinin, evladının, sevdiklerinin elini, beraber yürümek, oturmak ya da öylece durmanın tadı var mıdır başka bir hissiyatta?

Okşamak, ki dünyanın en güzel terapisidir mutlaka. Can yoldaşın kedini ya da köpeğini, canının parçası sevdiklerini okşamak yüreğinin en derininden gelen, hem okşayan ele hem de okşanan başa şifa değildir de nedir…

Hele omzumuza konan el, ah o el yok mu? Olsun, geçecek, ben yanındayım demenin kelimelerle ifade edilemeyecek kadar derinidir omuzdaki o el!

El ele vererek değiştirmek mümkündür dünyayı, dünyalarımızı. El ele verip oynanır ya birçok çocuk oyunu, o ellerin teması ile büyür oyun, hayat güzelleşir, sıcaklık sarar kalpleri.

Ve bir insanın diğerine uzattığı el! Yaşamın kaynağı o eldir çoğu zaman… Yaşama tutunmak bir insan eli sıcaklığı ile mümkündür. Onulmaz acıları yüreğimize eken bir afet yaşadık. Saatlerce ölüm kalım savaşı vermiş canların ilk refleksi, kendilerini kurtaranların eline uzanmak oldu. “Elini tutabilir miyim abla” dedi can kız, kurtarıcısının elini sımsıkı tuttu güzel bebekler. O elden yayılan sıcaklık üşüyen bedenini ısıttığı kadar, onu oradan çekip çıkaracak, yüreğine de yalnız değilim artık güvencesi yayacaktı. Kendilerine uzatılan eli yakaladı kurtulanlar… Ya kurtulamayanlar… Yine bir elin, insan elinin çizdiği kaderi yaşadılar.Buna kader denirse.

Artık zamanı değil mi elden gelenin en iyisini yapmanın. Bu işe el koymanın, tehlikeli olanı elden geçirmenin. İnsanca yaşamak için elden ne geliyorsa yapmanın!