https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Evde yemek yenmedi o gün. Kalabalıktı oysa. Teyzem gelmiş, babaannem, dedem gelmiş. Yemeğe değil. 
Yemek yemiyoruz. 
Yemek yok. 
Herkes bir köşede. Susuyorlar. Konuşmaya hazır halde susuyorlar.
“Haydi biraz parkta oynayın Musti’yle.” diyor biri. Kimdi hatırlamıyorum.
Zoraki gülümsediğini hatırlıyorum dedemin, babaannemin eline aldığı dergiyi başını yukarı kaldırıp çok sıcakmış gibi yüzüne savurup durduğunu, babamın dizinin üstüne koyduğu elinin parmakları sırayla inip kalkarken düşünceli olduğunu, teyzemin başıyla beni gösterip anneme “Daha gitmedi, dur…” dediğini, annemin gözlerinin altında tuhaf bir siyahlıkla yorgun baktığını…
Ama en çok da acıktığımı hatırlıyorum, ilk kez söyleyemediğimi de…
Sessizliği bozan yutkunuş seslerinin, ertelenmiş gürültünün habercisi olduğunu seziyordum aslında. Bu kez yemek yenmeyecek, demek kimse aç değil, diye düşünmek daha iyiydi.
Bir şey söylemek isteyip de söyleyemediğim ilk gündü. Sonraları susmaya alışacaktım; ama o gün, orada, yemediğim o yemeğe hâlâ açım.
Musti çağrılmış alt kattan. İki yaş da olsa aramızda, abilik görevinde, biliyormuş olan biteni…
Biz de konuşmadık aramızda. Bir ara beni sallamayı bırakıp karşıma geçti. Parktan, bizim eve baktı. Sarı ışıklı olandı. Salıncaktaki hızım düşerken, “Ayrılacaklar mı sence artık?” dedi. Yandaki otların arasında mor çiçekleri gördüm o an.
“Hayır.” dedim, “Bence ayrılmayacaklar. Bak oradaki çiçeklere, annem moru çok sever.”
Salıncak durmuştu artık. Atladım hemen. Apartmandan çıktılar sırayla babaannem, dedem, teyzem. İlgilenmedim, onlar da benimle ilgilenmedi, zaten artık onlara gerek de yoktu. Onların aklına gelmeyen çözümü bulduğumdan emindim ben. “N’apıyorsun öyle…” dese de Musti, cevaplamadım. Kahramanca toplayıp avucumun aldığı kadar o mor çiçekleri, koşarak babama götürdüm. Bakmadan yüzüne, verdim hepsini. Düşenler olmuştur; ama alırdı yerden herhalde… Hızlıca odama gidip yattım.
Ayrılmayacaklardı.
Mor çiçekler vardı.
Ayrılamazlardı.
Vermemiş meğer babam mor çiçekleri anneme. Çok sevdiğini bile bile.
Sabah, annem daha da kararan gözlerini benden kaçırarak “Yeni evimizdeki odan daha büyük, bugün görürsün…” dediğinde anladım.