https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg
Bazı kitaplar vardır, okunmaz da yaşanır; bazı yazarlar ise anlatmaz, hatırlatır.
Zeynep Eşin’in Böyle Uğuldar Ağaç adlı yeni öykü kitabı, hatırlatmanın, suskun bir yakınlığın kitabı. O derin, açıklanamaz ama tanıdık duyguların… Kendi hayatına uzaktan bakan birinin gözleriyle yazılmış gibi: Hem içeride hem dışarıda, hem yaşayan hem gözlemleyen biriyle karşı karşıyayız.
Bu öykülerde bir kadının boynundaki yara izi, sadece bir beden hikâyesi değildir. O iz, dile gelmeyen acıların, bastırılmış hafızanın, görünmeyen şiddetin bir işaretidir. Ve o işaret, tenin ötesine geçer, ruhu da boğar. Zeynep Eşin’in kalemi, işte o boğulmayı anlatırken bile incelikten ödün vermez.
Her öykü, kendi içinde bağımsız gibi görünse de, kitabın tamamı tek bir ruhun parçalanmış haritası gibi okunabilir. Anlatıcılar, okura değil, daha çok kendilerine seslenir gibidir. Bu da öykülere hem bir samimiyet hem de ürkütücü bir içtenlik kazandırır. Kimi zaman bir çocuğun gözünden, kimi zaman yaşını almış bir kadının sessizliğinden sızar kelimeler. Kimi zaman bir evin içinden uğuldayarak gelir, kimi zaman şehirlerin gürültüsünden sıyrılıp taşrada yankılanır.
Zeynep Eşin’in anlatıcılığı ise yalnızca hikâye kurmakla ilgili değildir. O, öykünün içinden geçerken felsefeyi, şiiri, psikolojiyi, mitolojiyi ve zamanın izlerini de beraberinde taşır. Sylvia Plath’ın kırık aynaları, Poe’nun karanlık düşleri, Clarice Lispector’un suskunlukla konuşan kadınları, Borges’in labirentleri… Bu kitapta açıkça görünmez belki ama sayfaların derinlerine indikçe usulca duyulurlar. Metinler, başka metinlere dokunur; öyküler, başka öykülerin yankısını taşır.
Zeynep Eşin, “büyük” olayların değil, görünmez sarsıntıların yazarı. Depremler değil artçılar ilgilendiriyor onu. Belki de bu yüzden, her öykü bittiğinde bir şey tam anlamıyla son bulmuyor. Okur, kendini uzun süredir görmediği bir rüyayı yeniden hatırlamış gibi hissediyor.
Böyle Uğuldar Ağaç, öyle bir kitap ki, sayfalarını çevirdikçe sesler yükselmeye başlıyor: bir kadının bastırılmış çığlığı, bir çocuğun susturulmuş merakı, bir adamın anlamlandıramadığı suçluluğu. Ve arka planda, hep aynı uğultu: yaşamak.
Zeynep Eşin’in yeni öykü kitabı Böyle Uğuldar Ağaç, Alakarga Yayınları etiketiyle raflarda.
Okunmazsa eksik kalır.