https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Özlemekle ilgili ne kadar çok şiir yazıldı, ne kadar çok yazı kaleme alındı bugüne kadar değil mi? Bütün şairler çok güzel anlattılar özlemlerini. Her şair ne kadar güzel özledi sevdiğini…
Tüm bu olanlara, yazılanlara, çizilenlere karşı çıkmam elbette ki mümkün değil, mümkünü olamaz bile.
Ben de bir şair olduğumu iddia etmiyorum zaten.
Etmiyorum fakat;

Fakat benim durumum biraz farklı…
Daha doğrusu, içinde bulunduğum durum diğer bütün şairlerden biraz daha kötü aslına bakarsan.
Konu SEN olduğun zaman özlemekle ilgili hiçbir şey yazamıyorum. Çünkü özlemek olgusu,  bende tam yerine oturan bir bir duygu olmuyor SEN’den bahsedecekken. Çünkü özlemek duygusu kendi kendine var olmayı başaramaz. Özlemek duygusu öncesinde birliktelik ister. Birlikte olmak, bir şeyler paylaşmak, görmek, dokunmak, hissetmek, sonrasında özlenecek anılar  biriktirmek, yani bilmek ister.

Ben SANA hiç dokunamamışken, bana nasıl baktığını, saçının nasıl koktuğunu bilemeden, nasıl özleyeceğim SEN’i?..
Çimenlerin üzerinde yalınayak koşarken, hangi şarkıyı türküyü mırıldanırsın hiç duymadım.
Geçen doğum gününde hangi arkadaşlarını çağırdın, heyecandan yüzün ne hale geldi, hele hele hediye paketlerinin birinden belki de en sevdiğin, istediğin ayakkabı çıkınca nasıl mutlu oldun?
Bilebiliyor muyum?..
Bilebiliyor muyum vapurdan elini sarkıtıp denize dokunmaya çalışır mısın Büyükada’ya giderken?

Yağmur yağdığında ıslanmayı mı seviyorsun, yoksa kaçıyor musun yavru bir kedi gibi?
Bilebiliyor muyum?
Bilemiyorum…

Ama SEN varsın bak, bak bunu biliyorum.
Bir yerdesin, oradasın bunu biliyorum.
Seviyorum, merak ediyorum, geberiyorum ama…
Ama özleyemiyorum…
Sen hiç özlemek manyaklığına erişmemiş bir şair gördün mü, bildin mi?
İşte bu yüzden ben şair falan değilim.
En fazla yazarım, o da boş zamanlarımda.
Ama şair değilim.
Çünkü seni hiç özleyemiyorum ben…
Çünkü seninle hiç anı biriktiremedim ben.
Diğer bütün şairler hasretle yanıp tutuşurken, ben gurbetinde günden güne sürgün yiyorum…