https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

Benim neslimin kadınlarını ve erkeklerini hazırlamadılar. Erkeğe “Elin emek tutsun!”, kadına “Evinin kadını ol!” denildi Bayan. Ne için elimiz ekmek tutacak, neden evimizin kadını olacaktık, açıkçası tam olarak bilmiyorduk. Anne ve babalarımız “Böyle gelmiş böyle gider” klişesiyle hayatın devamından yanaydılar. Hayat ise tanımlanmamıştı. Neydi ki hayat? Neslin devamı ne için gerekliydi? Yaşamak neyi ifade ediyordu?.. Bir kerecik gördüğün bir kadınla veya erkekle bir ömür geçireceksin, “ele güne karşı”… Kısacık ömrün en güzel yıllarında hamile kalmak, çocuk bakmak, iş, koşturmak, insanın boyundan büyük sorumluluklar ve daha bir sürü… Bir dönem adeta müesseseleşen “Görücü usulu” hayat, buraya kadar … Şimdi ise sebeplerini bilmediğimiz şeylerin sonuçları karşısında da ne yapacağımız bilmiyoruz galiba. Babamın ve annemin hiçbir sorunu yok, çünkü “Hayat bu!”yu yaşadılar. Şükredebilecek kadar canlıydılar yaşarken, bu yetiyordu onlara. Hatta “ele güne karşı” gururluydular da Bayan. Çünkü yaşamları test edildi ve doğru çıktı, kendinden önceki diğerlerine benzediler. Evet, şükür de, ama… Artık yeni yaşam örnekleri var hayatta. Sebepleri mantıklı olmasa da, sonuçlarıyla henüz yüzleşmemişsek de “Hayat bu” değilmiş Bayan. Epeydir şükrüm, “ama”lı bir şükür. Çünkü yaratıcı bir yanı varmış kadınların ve erkeklerin… Neye olduğunu bilmeden teslim olmuş bir nesilden sonra gelenler, bir yandan zincirlerini kırmaya çalışırken, diğer yandan yeni teslimiyet alanlarına kendilerini kaptırmış olmanın burukluğu ve telaşındalar… Dün, bugün ve gelecek bir yamalı bohça gibi… Bir sürü anlamsız insan, bir sürü anlamsız ilişkide anlamlı bir şeyler yaşamaya çabalıyor. Çürüyen ilişkileri yaşatmak için harcanan çaba, ruhsal bir erozyona neden oluyor. Görücü usulu hayat bitti… İçsel bir görücülük ve yolculuktur başlayan. İnsanın kendisini bulması, hayatını seçmesi ve yaşadığı zamanı kendi için güzelleştirmesi, ele güne karşı değil… Bireyselleşmeye doğru çatlayan bir kabuk ve sızan kadınlar, erkekler… Kimse, paryalar veya öncülere benzer şekilde kaybolmuşluk duygularına kapılmamalı, ümitsizliğe düşünmemeli Bayan. Herkes görücü. Herkes hem sanatçı hem de model. Dolayısıyla herkes kendi ilhamını, ifade yeteneğini ortaya koyacaktır, koymak zorundadır. Zaten kendini aramaya çıkmasıdır insanın kendisini bulması, kendine dürüst ise. Yani demem o ki, ümit ediyorum Bayan…