https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/06/hakkimizda.jpg

SOSYOLOJİK ELEŞTİRİ ÇERÇEVESİNDE LİŞNİY ÇELOVEK (GEREKSİZ İNSAN) FİGÜRÜNÜN RUS EDEBİYATINDA YANSIMASI

 

SOSYOLOJİK ELEŞTİRİ

Sosyolojik eleştiri edebiyatın kendi başına var olmadığı, toplum içinde doğduğu ve toplumun bir ifadesi olduğu ilkesinden hareket eder. Yazarı, eseri ve okuru sosyal koşullar belirlediğine göre, yapılacak iş, bir bilim adamı gibi davranmak ve bu koşullar üzerine eğilerek sanatla ilgili sorunları açıklamaktır.

Bu yöntemi tam anlamıyla ilk defa Hippolyte Taine’ın kullandığı kabul edilir. İngiliz edebiyatı tarihini sosyolojik yönden inceleyerek Historie de la literatüre anglosie’ini (1858) yazan Taine; sanat olaylarının fizik olaylar gibi belli birtakım nedenlerden doğduğu ilkesinden çıkar yola. Eserler gelişi güzel gökten inmez, onların yaratıcıları, ülkelerinin iklimi, fizikseli politik ve sosyal koşulları tarafından belirlenmişlerdir. Belli nedenler belli sonuçlar doğurur. Biyolojide, fizikte, jeolojide olduğu gibi edebiyatta da bir determinizm vardır. Bundan ötürü eleştiri yöntemi diğer bilimlerdeki gibi olmalıdır. Bir şeyi açıklamak demek onun nedenlerini ve etkilerini göstermek demektir.[1]

 

RUS EDEBİYATINDA LİŞNİY ÇELEVOK (GEREKSİZ İNSAN)

Lişniy çelovek (gereksiz insan) 19.yy’ın ilk yarısında Rus edebiyatında görünmeye başlanmış sosyo-psikolojik bir tiptir. Rusya’da gereksiz insan tipinin ortaya çıkışı eğitimle, sosyal ve ekonomik yapıyla yakından ilgilidir. 19. Yüzyılın ilk yarısında batı Avrupa eğitimi almış olan orta sınıf soyluların Rus toplumuna uyum sağlayamamaları; asillerin, toprak köleliğini kaybetmemek adına ülkedeki ekonomik sıkıntıyı kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaları; köylü kesimle devlet iradesin ikendi silahı gibi kullanan soylu sınıf arasında oluşan derin uçurum ve toplumsal gelişmede yaşanan geçiş dönemi 1820-1860 yılları arasında Rus toplumunda ‘gereksiz insan’ kavramını oluşturan etkenlerdir. 1825 yılında liberal soyluların halkı ve ulusu kurtarmak adına Çarlık yönetimine karşı gerçekleştirdikleri Aralık Ayaklanması’nın başarısızlıkla sonuçlanması, soylu sınıfın güçlenmesini hem maddi hem de manevi açıdan olumsuz etkilemiştir. Özellikle 1830 yılı sonrasında ortaya çıkan sosyal ve ekonomik depresyon yeni nesli çaresiz, amaçsız, inançsız yapmıştır. Soylu-köylü uyuşmazlığının soylu sınıf içindeki yansımaları Rus edebiyatında ‘gereksiz insan’ tiplerini ortaya çıkarmıştır.[2]

            Lişniy çeloveklerin ortak özellikleri şunlardır; onlar Rus toplumundan ve bulundukları yerel ortamdan (özellikle de aristokratlar sınıfından) uzaklaşıp yabancılaşmışlardır, üzerlerinde ahlaki ve entelektüel üstünlük duygusu vardır, aynı zamanda zihinsel (ruhani) yorgunluk yaşamaktadırlar. Lişniy çelovekler her şeye ve herkese karşı derin şüpheler duymaktadırlar, septiktirler. Onların sözleri ve yaptıkları birbirleri ile örtüşmemektedir.

  1. yy’da lişniy çelovek tiplemesini elimize aldığımızda karşımıza üç eser kahramanı çıkmaktadır. Bunlar; Aleksandr Sergeyeviç Puşkin’in Yevgeniy Onegin’i, Mihail Yuryeviç Lermontov’un Zamanımızın Bir Kahramanı eserindeki başkahramanı olan Peçorin’i ve İvan Sergeyeviç Turgenyev’in Rudin’idir.

Rus eleştirmen Beliksi, Yevgeniy Onegin eseri için “Rus hayatının bir ansiklopedisi, tam anlamıyla tarihsel ve olağanüstü bir yapıt” demiştir. [3]

Mihail Yuryeviç Lermontov ise Zamanımızın Bir Kahramanı eserinde yazmış olduğu önsözde Peçorin için şunları dile getirmektedir:

Beyler, “Zamanımızın Bir Kahramanı” gerçekten bir portredir, ama tek bir kişinin portresi değildir; kuşağımızın gittikçe artan kötülüklerinden yaratılmış bir portredir.”[4]

 

LİŞNİY ÇELOVEKLER VE EĞİTİMLERİ-ENTELEKTÜEL SEVİYELERİ

Puşkin’in Onegin’i ve Lermontov’un Peçorin’i aristokrat ailelerden gelen gençlerdir. Her aristokrat ailenin çocuğunun aldığı gibi onlar da en iyi şekillerde eğitim almışlardır.

Yengeni Onegin eserinde Puşkin Onegin’in eğitimi ile ilgili şunları söylemektedir.

“… Madame ardından koştu durdu,

Monsieur şekil verdi sonra

Bu haşarı yavrucuğa.

Labbe cahil bir Fransızdı,

Ezilmesin diye çocuk,

Onu şaka ile karışık

Eğitirdi ve hiç sıkmazdı,

Azarlar, öğüt verirdi…”[5]

“…Tutkusu yoktu, veremezdi

Hayatını o seslere,

Veznin farkını göremezdi

Öğretmek istedikse de.

Homeros’u, Theokritos’u

Sevmez; Adam Smith okurdu.

Derin bir iktisatçıydı,

Cevap aradığı şuydu,

Devlet nasıl zenginleşiyor,

Neyle geçiniyor, neden

Eldeki ürüne rağmen

Altına hiç gerek yok diyor.

Baba onu anlamazdı,

Aklını icarla bozdu…”[6]

 

Puşkin Yevgeniy Onegin’in entelektüel seviyesini okuyuculara, Tatyana’nın Onegin’in evine gidip, onun kütüphanesini incelerken göstermektedir.

Gerçi biliyoruz, Yevgeniy

Okumaya veda etti,

Ancak birkaç eser var ki

O, bunları dışta tuttu:

Byron’dan Gavur ve Don Juan,

Bu arada iki üç roman

Yansıttı yüzyılımızı,

İnsanıyla dünyamızı

Oldukça doğru betimledi

Ahlak dışı yönleriyle,

Bön ve bencil yanlarıyla,

Sonsuz hayalleri imledi,

Aklı ile öfke duyan,

Boş icraatla kaynayan.”[7]

Lermontov ise, Peçorin’in eğitimi ve entelektüel seviyesi hakkında eserde şu cümlelere yer vermiştir.

… Okumaya, çalışmaya başladım öğrenmekten de sıkıldım ne ünün ne de mutluluğun öğrenmekle ilgisi olmadığını anladım, en mutlu insanlar bilgisiz insanlar çünkü…”[8]

Rudin ise Onegin ve Peçorin’den farklı olarak aristokrat bir aileden gelmemektedir, eğitimini ve entelektüel bilgi birikimini kendi çabaları ile elde etmiştir. Eserde Lejnev karakteri Rudin’in geçmişi hakkında bilgi verirken eğitim durumu hakkında şunları söylemektedir.

“…Evet, diye başladı, çok iyi tanıyorum onu. Size onun gençliğini anlatmamı istiyorsunuz, öyle mi? Anlatayım. T… ilinde doğdu. Ailesi yoksuldu. O daha küçükken babası öldü. Annesiyle yalnız kaldı. Annesi çok iyi bir kadındı, oğlunun üzerine titriyordu. Karnını kuru yulaf ekmeğiyle doyuruyor, tüm parasını oğluna harcıyordu. Öğrenimini Moskova’da, önce bir amcasının para yardımıyla, daha sonra da yetişkin olunca, pek koklaştığı… zengin bir prensin – ama bağışlayın bu prensin kim olduğunu söylemeyeceğim- parasıyla yaptı. Peşinden üniversiteye girdi…”[9]

                        Rudin’in entelektüellik seviyesini de yine eserde Lejnev karakterinin anlatımında görmekteyiz.

“… Çok kitap okumamıştı ama gene de Pokorski’den ve hepimizden çoktu okudukları; dahası, sistemli bir aklı, çok geniş bir belleği vardı. Gençliği etkileyen de buydu işte!

…Bakın, demin az okuduğunu söyledim size. Ama felsefe kitaplarını okurdu ve kafasının öyle bir yapısı vardı ki, okuduğundan genel olan her şeyi çekip alıyor, konunun özünü kavrıyor, sonra bundan her yana aydınlık, gayet düzgün düşünce iplikleri salıyor, ruhsal ufuklar açıyordu…”[10]

 

LİŞNİY ÇELOVEKLER VE GENEL KONULAR HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ VE BELAGAT YETENEKLERİ

Şüphesiz ki lişniy çeloveklerin en önemli özelliklerinden birisi konuşma yetenekleri ve toplum, ahlak, eğitim, aşk vb. konuları orijinal bir şekilde ele almalarıdır.

Onegin’in mutluluk, dünya uyumu hakkında Lenskiy ile yaptıkları konuşmalarda, kahramanın bakış açısını görmekteyiz.

“Gülerek dinlerdi Lenskiy’i:

Coşku dolu konuşması,

Çelişik akıl yürütmesi

Ve ilham dolu bakışı,

Yenilikti Onegin için.

Ağzından soğuk bir sözcüğün

Çıkmamasına çalışır,

Düşünürdü: aptallıktır

Engel olmak mutluluğuna;

Bensiz zamanı da gelir;

Yaşasın dursun, ne denir,

İnansın dünya uyumuna;

Hoş gör; bu genç cakasıdır,

Onun sayıklamasıdır.”[11]

Lenskiy ile Larin’leri ziyaret eden Onegin genel hali ve tavrı ile, belagatteki yeteneği ile aileyi etkiler. Lişniy çelovekler için konuşmaları ile karşısındaki insanı etkilemek hiç de zor değildir. Puşkin Larin’lere olan bu ziyareti şöyle anlatmıştır.

“…Onegin’in ününe ün kattı

            Larin’leri ziyareti,

            Komşularda iz bıraktı,

            Herkesi etkilemişti.

            Yürütülen tahminler vardı,    

            Gizlice yorumluyorlardı,

            Kimileri şaka diye

            Damat, biçti Tatyana’ya

            Ve söz bile edildi şundan:

            Düğün dernek kurulmuştur,

            Ne var ki durdurulmuştur

            Alyans bulunmadığından.     

            Çoktan karar verilmişti

            Sıra düğüne gelmişti…”[12]

Rudin’in Darya Mihaylovna’lara geldiği ilk gün, o da gerek sözleri gerekse düşünceleri ile muhattabı olan kişileri etkisi altına almıştır. Pigasov ile olan tartışmalarında Rudin gurur hakkında konuşmuş ve cümlelerini şöyle tamamlamıştır;

“…Bencillik intihardır. Bencil insan yapayalnız, meyvesiz bir ağaç gibi kurur gider: Ama gurur, tutkuyla mükemmelliğe yönelmedir, her çeşit büyüklüğün kaynağıdır… Evet! İnsan, kişiliği ortaya çıkarabilmek için, önce içindeki inatçı bencilliğini kırmak zorundadır!..”[13]

            Rudin’in herkesle tanıştığı günün bitiminde etrafında onun düşüncelerinden, onun konuşmasından etkilenmeyen sadece birkaç kişi vardı. Öte yandan konuşma becerisi ve tartışma esnasında karşı tarafa gösterdiği fazladan nezaketi ile insanları etkisi altına almıştı bile. Turgenyev bu durumu eserde şöyle anlatmaktadır:

“… Uşaklar yemek masasını hazırladılar. Yemekten yarım saat sonra herkes kalktı, evine gitti. Darya Mihaylovna geceyi evinde geçirmesi için Rudin’e ısrar etmişti. Aleksandra Pavlovna kupa arabasında kardeşiyle ece dönerken birkaç kez içini çekti, Rudin’in olağanüstü zekâsına şaştığını söyledi. Volıntsev de kız kardeşi gibi düşünüyordu, ama Rudin’in arada bir biraz anlaşılmaz biçimde konuştuğunu söyledi; besbelli bu konuda kendi düşüncesini açıklamak istediğinden olacak, arkasından şöyle ekledi: ‘Yani tam olarak açık seçik değildi’…

…Pandalevski ipek işlemeli pantolon askılarını çıkarıp yatmaya hazırlanırken yüksek sesle konuşuyordu kendi kendine: ‘Çok zeki bir insan!’”[14]

Peçorin de konuşma konusunda diğer lişniy çelovekler gibi etkiliydi. Kız kardeşi Bella ile evlenebilmek için Azamet’e Kazbiç’in atını onun için kaçıracağına, ama karşılığında Azamet’in de kız kardeşi Bella’yı onun için kaçırması gerektiğine inandırmıştı.
Kitabın bir diğer bölümde ise Prenses Meri’nin etrafında toplanan hayranlarını, günden güne yakınlarında sesli konuşmalar yaparak kendi safına çekmiş, onlara nutuklar atarak, Prenses Meri’nin yalnız ve ilgisiz kalmasını sağlamıştır.

LİŞNİY ÇELOVEKLER VE AŞK- EYLEMSİZLİK

Lişniy çeloveklerin en karakteristik özelliklerinden biri de aşk konusunda başarısız olmaları ve gerek aşk olsun gerekse diğer konularda eylemsizliklerini korumalarıdır. Bu bölümde kahramanların aşk hayatları hakkındaki eylemsizlikleri ele alınmaktadır. Üç kahraman da sevilmeyi, sevmeyi istemiş olsalar bile aşkta dikiş tutturamazlar. Flörtöz tavırları olan lişniy çelovekler, ilişkiler ciddi bir boyut kazandığında çareyi o ilişkiden sıyrılmakta bulurlar.

Puşkin’in Yevgeniy Onegin’i eserde Tatyana’nın ona olan sevgisini görmezden gelerek onu reddetmiş, dostu Lenskiy’nin sevdiği kadın olan Olga’ya (ki Olga Tatyana’nın kız kardeşidir) herkesin içinde bir baloda kur yapmıştır.

“…Mutluluk için doğmadım ben;

            Ruhum yabancıdır buna;

            Fayda yok yetkin halinizden;

            Ben layık değilim ona.

            İnanın (vicdan bir güvence)

            Evlilik büyük bir işkence.

            Size duysam da sıcaklık,

            Soğuk tutar alışkanlık,

            Ağlarsınız: o yaşlar benim

            Dokunmaz hiç yüreğime,

            Döndürür beni deliye…”[15]

Yıllar sonra Tatyana’yı bir baloda görüp ona olan duyguları kabaran Onegin ona bir mektup yazar, mektubun bir kısmında yazar şu sözlere yer vererek Onegin’in aşk karşısındaki korkaklığını dile getirmiştir.

“… Ve sizinle karşılaşarak

            Sizde şefkat görüp şaşarak,   

            Cesurca davranamadım:

            Vazgeçtim alışkanlığımdan;

Sıkıcı özgürlük aşkımdan

Ödün veren olamadım…”[16]

                        Lermontov’un Peçorin’i de aşk konusunda en az Onegin kadar kararsızdır. Eserde üç kadın ile olan gönül ilişkisi de Peçorin’in istediğini elde ettikten sonra canının sıkılması ve duyduğu duyguların gerçekliğinden emin olamaması yüzünden bitmiştir.

Peçorin’in Bella’ya olan ilgisinin tükenmesini, eserde Peçorin’in kendi sözleri ile görmekteyiz.

“…Bella’yı evimde gördüğüm zaman, kucaklayıp buklelerini öptüğüm zaman, bana acıyan kader tarafından gönderilmiş bir melek olduğunu sandım onun, ne budalaymışım!… yine yanılmışım. Yabani bir kızı sevmek, kibar bir kadını sevmekten pek farklı değilmiş; birinin hoppalığı insanı nasıl bıktırıyorsa ötekinin de bilgisizliği, basitliği o kadar bıktırıyor…”[17]

Eserde Peçorin’in sırf kendini eğlendirmek için Prenses Meri’yi kendine âşık etmiş, sonra da bu durumdan sıkılmış olduğunu da görmekteyiz. Peçorin’e duyduğu karşılıksız aşk yüzünden hastalanan Prenses Meri’ye, Peçorin’in sözleri şöyle olmuştur.

“…Prenses, dedim, sizinle alay ettiğimi biliyorsunuz, değil mi? Beni küçümsemeniz gerekir…
…Kendiniz de görüyorsunuz, dedim mümkün olduğu kadar sert bir ses ve zoraki bir gülümseyişle, kendiniz de görüyorsunuz ki sizinle evlenemem…”[18]

Eserde Peçorin ile ilişkisi olan evli kadın Vera’nın bir sinir krizi esnasında bunu eşine anlatması sonucu, eşi Vera’yı da yanına alarak bulundukları yeri terk etmiştir. Haberi alan Peçorin, kadını son bir kez görmek uğruna atına atlamış ve dört nala gitmiş, fakat atının aşırı hızdan ölmesi üzerine, bu isteğini gerçekleştirememiştir. Neden sonra dönüş yolunda kendi kendine şöyle düşünmüştür.

“…Çiyle dağ rüzgârı yanan başımı serinletip de aklım çalışmaya başlayınca anladım ki kaybolmuş mutluluğun peşinde koşmak faydasız, saçma bir şey. Ne istiyordum sanki? Onu görmek mi? Ne için? Aramızda her şey bitmemiş miydi? Yaslı bir ayrılık öpüşü anılarıma bir şey katacak değildi ki; zaten ondan sonra ayrılmak daha zor gelirdi bize…”[19]

Rudin’in Darya Mihaylovna’nın kızı Natalya Alekseyevna ile olan ilişkisi açığa çıktığında Natalya Alekseyevna Rudin ile gizlice buluşmuş ve ne yapmaları gerektiğini sormuş, gerekirse Rudin alt tabakada olmasına karşın ailesine rest çekip onunla evlenebileceğini söylemiştir. Rudin ise her konuda olan eylemsizliğini, aşk hayatında da göstermiş ve şu sözleri söylemiştir.

“… Ne mi yapacağız? Dedi Rudin. Elbette, boyun eğeceğiz…”[20]

 

LİŞNİY ÇELOVEKLER VE AMAÇSIZLIK

Lişniy çeloveklerin bir diğer özellikleri de herhangi bir amaçları olmamasıdır. Her zaman söyledikleri/savundukları fikirlerle eyleme geçirdikleri hareketleri arasında yüz seksen derecelik bir fark bulunmaktadır. Hayatlarını amaçsız geçirmektedirler.

Yevgeniy Onegin’in hayattan bezmişliğini, amaçsızlığını şu dizelerle görmekteyiz.

“…Çoktan bulmak gerekiyordu,

Neydi bu hastalığın sebebi,

İngiliz spleen’ine benziyordu,

Kısaca: İslav kederi

Sardı vücudunu ağırdan;

Hep uzak durdu intihardan,

Şükür, onu denemedi:

Hayattan soğudum, dedi…”[21]

Turgenyev Rudin eserinde Rudin için şöyle demekteydi: “…Rudin’in bir şeyi umursadığı yoktu… Nerde! Çeşitli anlaşmazlıkların, karışıklıkların arasında, bir kırlangıcın göl üzerinde uçtuğu gibi dolaşıp duruyordu ortalarda…”[22]

Lermontov’un Zamanımızın Bir Kahramanı eserinde de Peçorin’in amaçsızca oradan oraya savrulduğunu görmekteyiz. Eserde yıllar sonra karşılan Peçorin ve Maksim Maksimiç’in arasında geçen şu diyalog bu tezi onaylar niteliktedir.

“… -Ya siz? Ya siz? Diye kekeledi. Bu kadar zaman… bu kadar zaman siz nerelerdeydiniz?.. Nereye gidiyorsunuz?

  • İran’a gidiyorum, sonra daha da ötelere…
  • Şu anda gitmiyorsunuz ya? Biraz bekleyin sevgili dostum!.. hemen ayrılacak değiliz tabii. Uzun zamandır birbirimizi göremedik.
  • Hemen gitmem gerekiyor Maksim Maksimiç, diye cevap aldı.
  • Yok canım! Aceleniz ne? Anlatacak, soracak o kadar şeyim var ki… Nasılsınız? İstifa mı ettiniz? Neler yaptınız?

Peçorin gülümseyerek ‘Sıkıldım’ dedi…”[23]

 

LİŞNİY ÇELOVEKLER VE TOPLUMDAN SOYUTLANMA

Lişniy çeloveklerin temel özelliklerinden bir diğeri de toplumdan uzaklaşmaları, kendilerine toplumda bir yer edinememeleridir.

Sosyetenin hızlı yaşamından bıkmış usanmış olan Yevgeniy Onegin çareyi taşra yaşamında inzivaya çekilmekte bulmuş, ilk birkaç gün kendini iyi hissetmiş olsa da bu kaçış da ona ruhsal açıdan katkı sağlamamıştır. Kendisine ne sosyete yaşamında ne de taşra hayatında bir yer bulamamıştır.

 

“…Sosyeteden nefret ediyorum;

Ailededir mutluluk,

Orda ben…”[24]

Rudin’in toplumdan soyutlanması ruhsal boyutu aşmıştır, o toplum içinde rahat hareket edemez ve doğal tepkiler vermekte zorlanır.

 

“…Ve çok seyrek yaptığı bir şeyi yaptı, gülmeye başladı. Gülerken yüzü tuhaf, neredeyse yaşlı birinin yüzünü andıran bir ifadeyle kaplanmış, gözleri kısılmış, burnu buruşmuştu…”[25]

 

Peçorin ise toplumdan soyutlanmasını kendi sözleri ile şöyle açıklamaktadır.

“…Şimdi burada, bu can sıkıcı kalede, sık sık geçmişi hatırlıyor, kaderin bana çizdiği yoldan neden gitmediğimi soruyorum kendi kendime; o yolda durgun sevinçler ve iç huzuru bekliyordu beni. Yok, hayır! Öyle bir hayata katlanamazdım ben! Ben, korsan kadırgasının güvertesinde doğmuş büyümüş bir denizci gibiyim. Denizci ruhu fırtınalarla ve savaşlara alışıktır, kıyıya atılınca, gölgelik onu ne kadar çekerse çeksin, güneş ne kadar dinlendirirse dinlendirsin canı sıkılır, içi ezilir. Bütün gün boyunca kumsalda dolaşır, dalgaların tek düze mırıltısına kulak verir, sisli ufukları kolaçan eder. Acaba mavi denizi boz bulutlardan ayıran o soluk çizgide, önceleri martı kanadı gibi duran, ama sonra, yavaş yavaş dalgaları köpüklerden sıyrılarak usulca ıssız rıhtıma yanaşmaya çalışan o özlenen yelkenli belirecek midir?”[26]

 

KAYNAKÇA

V.G. Belinsky, Selected Philosophical Works, Foreign Languages Publishing House, Moskof, 1956.

  1. Y. Lermontov, Zamanımızın Bir Kahramanı, Sosyal Yayınları,2002.

Berna Moran, Edebiyat Kuramları ve Eleştiri, 8. Baskı.

Gamze Öksüz, Lermontov’un “Zamanımızın Bir Kahramanı” Adlı Romanında Gereksiz İnsan ve Kadın Karakterlerin Önemi, Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, 1. Baskı,2012.

A.S. Puşkin, Yevgeniy Onegin, Ayrıntı Yayınları, 1. Basım, 2016.

İ.S. Turgenyev, Rudin, İlk Aşk, İlkbahar Selleri, 2. Basım, 2014.

 

 

[1] Berna Moran, Edebiyat Kuramları ve Eleştiri, 8. Baskı (1991), s. 83-84.

[2] Gamze Öksüz, Lermontov’un “Zamanımızın Bir Kahramanı” Adlı Romanında Gereksiz İnsan ve Kadın Karakterlerin Önemi, Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, 1. Baskı (2012), s. 10.

[3] V.G. Belinsky, Selected Philosophical Works, Foreign Languages Publishing House, Moskof, 1956, s. 294.

[4] M. Y. Lermontov, Zamanımızın Bir Kahramanı, Sosyal Yayınları 2002, s. 2.

[5] A. S. Puşkin, Yevgeniy Onegin, Ayrıntı Yayınları, 1. Basım (2016), s. 38.

[6] A. S. Puşkin, Yevgeniy Onegin, Ayrıntı Yayınları, 1. Basım (2016), s.40.

 

[7] A. S. Puşkin, Yevgeni Onegin, Ayrıntı Yayınları, 1. Basım (2016), s. 212.

 

[8] M. Y. Lermontov, Zamanımızın Bir Kahramanı, Sosyal Yayınları 2002, s. 28.

[9] İ.S. Turgenyev, Rudin, İlk Aşk, İlkbahar Selleri, 2. Basım (2014), s. 63,64.

[10] İ.S. Turgenyev, Rudin, İlk Aşk, İlkbahar Selleri, 2. Basım (2014), s. 77.

[11] A. S. Puşkin, Yevgeni Onegin, Ayrıntı Yayınları, 1. Basım (2016), s.78.

[12] A. S. Puşkin, Yevgeni Onegin, Ayrıntı Yayınları, 1. Basım (2016), s.97.

[13] İ.S. Turgenyev, Rudin, İlk Aşk, İlkbahar Selleri, 2. Basım (2014), s. 40,41.

[14] İ.S. Turgenyev, Rudin, İlk Aşk, İlkbahar Selleri, 2. Basım (2014), s. 44,45.

[15] A. S. Puşkin, Yevgeni Onegin, Ayrıntı Yayınları, 1. Basım (2016), s.128.

[16] A. S. Puşkin, Yevgeni Onegin, Ayrıntı Yayınları, 1. Basım (2016), s.249.

[17] M. Y. Lermontov, Zamanımızın Bir Kahramanı, Sosyal Yayınları 2002, s. 28.

[18] M. Y. Lermontov, Zamanımızın Bir Kahramanı, Sosyal Yayınları 2002, s. 116.

[19] M. Y. Lermontov, Zamanımızın Bir Kahramanı, Sosyal Yayınları 2002, s. 113,114.

[20] İ.S. Turgenyev, Rudin, İlk Aşk, İlkbahar Selleri, 2. Basım (2014), s. 108.

[21] A. S. Puşkin, Yevgeni Onegin, Ayrıntı Yayınları, 1. Basım (2016), s.55

[22] İ.S. Turgenyev, Rudin, İlk Aşk, İlkbahar Selleri, 2. Basım (2014), s. 83.

 

[23] M. Y. Lermontov, Zamanımızın Bir Kahramanı, Sosyal Yayınları 2002, s.38.

[24] A. S. Puşkin, Yevgeni Onegin, Ayrıntı Yayınları, 1. Basım (2016), s.95

[25] İ.S. Turgenyev, Rudin, İlk Aşk, İlkbahar Selleri, 2. Basım (2014), s.50.

[26] İ.S. Turgenyev, Rudin, İlk Aşk, İlkbahar Selleri, 2. Basım (2014), s.116,117.